ZORLU PSM : UNSEEN TOUR

Bilal Yılmaz

- Zorlu PSM Unseen Tour’da eserlerinizin yer alıyor olması nasıl bir his?

İstanbul’un en gözde kültür sanat mekanları arasında yer alan PSM’nin etkinliklerinde çok fazla unutulmaz anım saklı. Ancak bir sanatçı olarak PSM ile yollarımız ilk defa çakışmıyor. 2017 yılında Digilogue’un Altcity programı kapsamında önerdiğim “Spiral” isimli ışık yerleştirmesi Zorlu PSM’nin galeri alanı dışına konumlanan ilk büyük yerleştirme olmuştu. Yıllar sonra Unseen projesi sayesinde PSM ile yine yollarımız kesişti. PSM yaşayan ve sürekli değişen bir organizma. Böyle bir yapıda kalıcı sanatsal müdahalelerde bulunmak ve bunların kabul görmesi oldukça gurur verici. Unseen kapsamında yaptığım işler, şimdiye kadar gerçekleştirdiğim çalışmalara göre hem çok farklı hem de çok ilişkili. Disiplinler arası işlerimin yanı sıra bu kadar geniş bir spektrumda üretim yapmamı sağlayan uzun soluklu ve çok katmanlı bir zanaat araştırması yürütüyorum. Bu araştırmanın katmanlarından birisi de emeğin görünürlüğü ve arkasında yatan anıların güncel sanat pratikleri ile aktarılması üzerine. Unseen sayesinde ise Zorlu PSM’nin sahne arkasında yatan emeği ve anıları aktardığımız bir deneyim yaratma şansımız oldu.

- Zorlu PSM Unseen Tour’da sizce en dikkat çeken yer hangisiydi?

Turun bütününün bıraktığı etki herhangi bir mekandan daha dikkat çekici bence. Bu tur ile Zorlu PSM gibi bir kültür sanat merkezinin görünmeyen katmanlarını keşfediyoruz. Sahne arkasına, yani Zorlu PSM’nin mutfağına giriyor, binanın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Sahnelerde gördüğümüz o inanılmaz performansları hayata geçirmek için makina gibi bütün yıl çalışan yaklaşık 150 kişilik bir kadronun emeğine şahit oluyoruz. Sektörün içinde çalışan bir aktör değilseniz eğer, hayal etmenizin pek mümkün olmadığı bir ekosistemi görsel ve işitsel bir deneyime dönüştüren bir tur Unseen.

- Zorlu PSM'de sahnelenen dev yapımların sahne arkasında saklanan hikayeler ve anılar konusunda size ilham veren özel bir deneyim veya anı oldu mu? Bunu UNSEEN Tour'da nasıl yansıttınız? Sizin için en kritik yanı neydi? Zorlu PSM Unseen Tour’da eserlerinizin yer alıyor olması nasıl bir his?

Sanatçıların sahneye çıktığı, izleyicinin alkışları ve sahne ışıkları ile ilk buluştuğu ana dair çok fazla anı ve hikaye saklı sahne arkasında. Heyecanın dorukta olduğu, tüm salonun nefeslerini tuttuğu, performansların kitlesi ile buluştuğu ilk an...Katılımcıların bu deneyimi sanatçının gözünden yaşayabilmeleri için Unseen de bir Sahne Çıkış deneyimi tasarladık. Bu deneyim tur rehberi tarafından aktive edilen bir ışık-ses yerleştirmesinden oluşuyor. Zorlu PSM bir fabrika gibi sürekli çalışan bir yapı. Sahne üstü, performanslar olmadığı zamanlarda da kurulum ve provalar ile aktif olan bir alan. Bu deneyimin en kritik noktası ise Zorlu PSM’nin mevcut sahne üstü işleyişini aksatmayacak şekilde tasarlanmasıydı.

- Bu benzersiz deneyimi tasarlarken nelere odaklandınız ve ziyaretçilere neler sunmayı amaçladınız?

Daha önce yurtdışında yüz yıllardır var olan birkaç kültür sanat kurumunun sahne arkasında bulunma şansım olmuştu. Bu mekanların sahne arkasında, geçen yılların birikimi ile oluşmuş tarihi doku ve geçmiş etkinliklerin anılarını barındıran dekorlar hakimdi. PSM ise bu kurumlara göre oldukça yeni sayılır. İşleyişi gereği birçok etkinliğe aynı anda ev sahipliği yapabilecek, hızlı aksiyon alan endüstriyel bir performans sanatları merkezi olarak inşa edilmiş. Sahne önü ve sahne dışı, alanlarda binaya dair karekteristik bir mimarı form ve tarz ile karşılaşıyoruz. Fakat yapısı gereği sahne arkası (imza duvarını saymazsak eğer) hislerden ve anılardan arınmış, oldukça steril ve nötr bir mekan. Unseen deneyimi ile Zorlu PSM’nin sahne arkası anılarını ön plana çıkarmayı, bu anıları mekanın yapısına ve kimliğine kazımayı, nötr mekanları ise tematik alanlara dönüştürmeyi amaçladık. İzleyicilerin İstanbul kültür sanat ekosisteminde hatırı sayılır bir yeri olan Zorlu PSM’nin katmanları ve anıları arasında dolaşırken, beklenmedik karşılaşmalar ile görsel olarak anlamlı, sürekli ve tamamlayıcı bir deneyim yaşamaları ise bu süreçteki en nihai amacımızdı.

- İmza duvarında hangi sanatçının imzasını görmek için heyecanlandınız?

Kendi işlerini de imzalamayan bir sanatçı olarak imzalar beni çok heyecanlandırmıyor açıkçası. Fakat Zorlu PSM de sahne alan, dünyanın dört bir yanından gelmiş, binlerce kişinin kalbinde atan o isimlerin İstanbul’daki varlığının bir anısı olarak imza duvarında bıraktıkları izlerden oldukça etkilendim. İmza duvarı başlı başına kolektif görsel bir çalışma benim için. Unseen kapsamında ise bir ışık yerleştirmesi ile imza duvarının bulunduğu koridoru anıtsal bir mekana dönüştürdük.

- Disiplinlerarası bir sanatçı olarak, çalışmalarınızda ışık, ses, hareket ve etkileşimi nasıl bir araya getiriyorsunuz? Bu unsurları kullanarak nasıl heykelsi nesneler ve kolektif deneyimler yaratıyorsunuz?

Birçok sanatsal üretimde olduğu gibi disiplinlerarası sanat çalışmalarında da çıkış noktası hisler genelde. Işık-ses-hareket ve etkileşim ise bende çağrışım yapan hisleri ve anlatıları oluşturmak ve aktarmak için kullandığım araçlar diyebiliriz.

- Disiplinlerarası çalışmalara nasıl yönlendiniz?

Disiplinlerarası çalışmalarımın temelinde ilgi alanlarımın çeşitliliği yatıyor bence. Uzun süre bu ilgi alanlarımı besleyecek çalışmalara, eğitimlere, araştırmalara katılarak ne olmak istediğimi bilmeden birçok farklı alanda çalışmalar yaptım. Bir süre sonra bu deneyimler ve çalışmalar belirli kavramlar altında bir araya gelerek yolumu çizmeye başladı.

- Yaptığın projelerdeki seçimlerini belirleyen ana unsur veya unsurlar neler oluyor?

Hisler, deneyimler ve hikaye.

- Disiplinlerarası sanat ve tasarım çalışmalarının yanı sıra toplumsal ve kolektif projeler de geliştiriyorsunuz. Sosyal etki yaratmayı amaçlayan bu projelerde hangi yaklaşımları benimsiyorsunuz ve hedeflediğiniz toplumsal değişimi nasıl ilerletiyorsunuz?

Her projenin yaratmaya çalıştığı etki kendi araştırmasından ve bu alanda yapılmış pilot çalışmalardan doğan deneyimlerden besleniyor. Bu projelerin çoğu “action research” formatında olan çalışmalar, yani bir problem ile karşılaştıktan sonra buna bir çözüm geliştirmek adına bir aksiyon planlayıp uyguluyorsunuz, bu aksiyon ile çözüme ulaşmaya çalışırken araştırma gelen yeni veriler ile derinleşiyor ve probleme ne kadar sığ yaklaştığınızı fark ediyorsunuz, ardından problemi yeni veriler ile tekrardan tanımlayıp buna göre yeni bir aksiyon planlayıp uyguluyorsunuz… bu döngü problem bir çözüme ulaşana kadar gelişerek devam ediyor. Bu çalışmalardan en çok ses getireni istanbul zanaatkarlar haritası oldu. İstanbulda zanaat kültürünü anlamaya ve paylaşmaya yönelik 2012 den beri sürdürdüğüm bir saha çalışması. Şehirdeki zanaat atölyelerini bir dijital harita ile paylaşıp, zanaat atölyelerinin yaratıcı üretimdeki potansiyelini görünür ve ulaşılabilir kılmaya çalışan bir proje. Bu projede elde ettiğim deneyimler, zanaat üzerine akademide eğitim ve kurumlarda danışmanlık veren bir noktaya taşıdı beni. Sürekli gelişmekte olan proje, zanaat üzerine çalışan yaratıcı ağlar ve topluluklar oluşturmak adına uluslararası bir platform olma yolunda ilerliyor. Önümüzdeki aylarda ise platformun ilk beta versiyonunu (CraftNet.io) yayınlamayı hedefliyoruz.

- Sanat kelimesinin sizin için karşılığı nedir?

Toplumun sınırlarında dolaşan, üretimi ile bu sınırları genişletmeye çalışan, çözümler ve öneriler yerine yeni sorular soran, şiirsel bir dili olan fakat kelimeler yerine görsel, işitsel, dokunsal öğeler ve kompozisyonlar kullanan bir disiplin.

- Sanatınızda geçmiş deneyimleriniz veya kişisel yolculuğunuzun izleri var mı? Kişisel deneyimleriniz nasıl sanatınızı şekillendiriyor?

Hislerin ve çağrışımların bu kadar hakim olduğu bir disiplinde kişisel deneyim ve yolculuktan izler taşımaması pek mümkün değil. Hayal edip yaratmak istediğiniz his veya deneyimi bir eser ile aktarabilmenizdeki başarı ise büyük oranda geçmiş deneyimler ile kendinizi ne kadar geliştirebildiğinize bağlı.

- Şu ana kadar ki yapmış olduğunuz çalışmalarınız arasında en ilginç hikayesi olan projenizden bize bahsedebilir misiniz?

Güncel sanat alanında üreten bir aktör olmadan önce, eş kurucusu olduğum Olmazişler kolektifi ile birlikte konsept mekanlar tasarlıyorduk. Yoğun bir üretim döneminin sonunda “burnout” oldum ve tüm yaratıcılığımı bir anda kaybettim. Yeni fikirler üretemiyor, yeni çözümler geliştirmeye odaklanamıyordum. Zamanla iyileşeceğine inanarak bir süre durma kararı aldım. Bu sırada alman bir sanatçı ve küratör olan Patrizia Bach, Walter Benjamin’in “Pasajlar” isimli çalışmasından yola çıkarak İstanbul’da uluslararası karma bir sergi hazırlığı yapıyordu. "İstanbul'da Zanaatkarlık” isimli yürüttüğüm saha araştırmasını ve kolektif olarak yayınladığımız “İstanbul Zanaatkarlar Haritası”nı öğreniyor. Bireyin tarih yazımına olan katkısından dolayı çalışmayı sergi bağlamında oldukça değerli buluyor ve yaptığım araştırmadan yola çıkan sanatsal bir iş ile sergiye katılmam için davet ediyor. Uzun bir süre düşündükten sonra bir “gölge makinası” yapmaya karar veriyorum. Elektronik, programlama, mekanik üzerine farklı kaynaklar ile kendimi eğiterek ve denemeler yaparak başlıyorum. 6 aylık bir sürecin sonunda “Dirty Box” ortaya çıkıyor ve serginin değerli parçalarından biri olarak Depo’da sergileniyor. Sergi devam ederken, 15. İstanbul Bienali küratörleri Elmgreen & Dragset, Depo’da sergilenen işim ile karşılaşıyorlar. “Dirty Box” ın beslendiği zanaat araştırmasını ve bu araştırmanın gölgeler-sesler-görüntüler ile kazandığı anlatıyı çok beğeniyorlar. Bienalin “İyi Bir Komşu” adlı teması ile kurduğu ilişkiden dolayı bienale “Dirty Box” ile katılmam için davet ediyorlar. Böylelikle bir sürelik bir durgunluğun ardından gelen “DirtyBox”, güncel sanat alanında hayal ettiklerimi üretebilme fırsatlarını sunan bir kariyerin başlangıcı oldu.

- Heyecan duyduğunuz gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Ekim ayının sonunda Pera Müzesi’nde Ulya Soley küratörlüğünde “Gelecek Hatıraları” isimli, müzenin Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’ndan yola çıkan bir güncel sanat sergisinin açılışı gerçekleşecek. Bu sergiye davet edilen sanatçılardan biriyim ve sergi için “Elhamra” isimli bir yerleştirme üzerinde çalışıyorum. Şu anki göz bebeğim bu iş.

Bengü Gün

- Zorlu PSM Unseen Tour’da sizce en dikkat çeken yer hangisiydi?

Unseen projesi için Zorlu PSM’nin kulisini ilk ziyaret ettiğimde en çok heyecanlandığım mekan Grid katları olmuştu. Tüm dekor ve sahne elemanlarının bağlı olduğu ve planlandığı bu alanı görmek sahnenin yüksekliğini ve derinliğini hissetmemi sağladı. Sahneye çıkan her gösterinin arkasındaki planlamanın ve emeğin boyutunu da buradan görmek mümkün. İnsan ve makinelerin işbirliği ile arkada devasa bir operasyon olduğunu burada çok net bir şekilde anlıyorsunuz.

- Zorlu PSM Unseen Tour’un sizde uyandırdığı hisler nelerdi?

Lise yıllarımda aktif bir şekilde klasik gitar çalıyordum ve ilk büyük konserimizi Mersin Kültür Merkezi’nde vermiştik. Konser için kulise ilk girdiğimde karın ağrısı yaratacak bir heyecan hissetmiştim, sahnede olduğundan daha yoğun bir heyecan. Daha sonraki yıllarda çok fazla festival organizasyonda çalıştım ve kulisler, sahneler sıradanlaşmaya başlamıştı. Fakat Zorlu PSM’nin kulisine ilk girdiğim anda yine ilk konserdeki heyecanı hissettim. On yıldır bu kulislerde ağırlanmış sanatçıları, yapılmış etkinlikleri ve burada emeği geçen yüzlerce sanat profesyonelini düşündükçe bu heyecan daha çok arttı. Unseen turu planlarken arkadaki bu emeği görünür kılmaya ve izleyiciye benzer bir heyecan hissettirmeye çalıştık. Sahne arkasını gezen izleyicilerin bir noktada kendilerini performansa çıkmak üzere olan bir sanatçı gibi hissetmelerini sağlamayı amaçladık. Kulis çok geniş ve adeta bir labirent gibi, her defasında sizi şaşırtmayı başarıyor. O nedenle her ne kadar uzun süredir orada vakit geçirsek de her tur benim için de ayrı bir heyecan sebebi.

- Zorlu PSM Unseen deneyimi nasıl oluştu, süreçten biraz bahseder misiniz?

Unseen Tour’un ilk konsept tasarımını ve tur rotalarını IAM İstanbul oluşturmuştu. Projeye dahil olduktan sonra bu rotalar üzerindeki tüm detaylar için disiplinlerarası sanatçı Bilal Yılmaz ile birlikte çalıştık. Sürece önce tüm ekiplerle ayrı ayrı görüşmeler yaparak başladık. Onlardan hem iş tanımlarının detaylarını hem de burada çalıştıkları süre içerisinde biriktirdikleri anıları ve hikayeleri dinledik. Bu hikayeleri dinlerken bir yandan bu ekiplerle defalarca kuliste turlar yaptık, mekanları nasıl kullandıklarını, ekipmanlar ile ilişkilerini öğrendik. Zorlu PSM’de uzun yıllardır çalışmış kişilerden orada yer alan her objenin varlığının nedenini duymak ve aldığımız her detay bilgi süreçte mekanların nasıl dönüştürülebileceği ile ilgili veri sağladı. Rotada yer alan her alanı tek tek ele alıp, her odada en az iki öğeden birinin olmasına çabaladık: deneyim ve öğrenme. Bu dönüşümü yaparken de özellikle Bilal’in güçlü olduğu yönü ışık ile ilerledik. Unseen sırasında görmüş olduğunuz tüm ışıklar, hareket eden mekanizmalar ve gölge oyunları Unseen tour için Bilal Yılmaz tarafından mekana özel olarak tasarlandı. Bilal aynı zamanda zanaatkarların kreatif taraftaki üreticilerle işbirliğine önem verdiği için bu projede de bu özel tasarımları zanaatkarlarla ortaklık içerisinde üretti. Aslında hem Zorlu PSM’deki emeği hem de zanaatkarların buradaki emeklerini ön plana çıkarmak başlıca gayemiz.

- Unseen Tour’un küratörlüğünü üstlendiniz. Bu turun konseptini nasıl oluşturdunuz ve nelerden ilham aldınız?

Unseen Türkiye’de benzeri olmayan bir deneyim fakat yurt dışında çok fazla örnek var. Bu tur üzerine çalışırken bu örneklerden bir kaçını izleme ve deneyimleme şansımız oldu. O turlarda daha çok tarihsel bir anlatım olması dikkatimizi çekti. Biz bundan daha çok deneyime odaklandık. Birçok kişi içinde sahne arkası gizemli, heyecanlı ve hareketli bir yer. Fakat o sırada sahnede bir oyun olmadığında sadece 4 duvardan ibaret oluyor. Bunu kırmak için de bahsettiğim tasarım öğelerini kullanarak izleyiciyi kulise adım attığı andan itibaren farklı bir boyuta ve hisse çekmeye çalıştık. Turu yaptığımız rotalarda bize yol gösteren kırmızı bir ışık var. Bu kırmızı renk aslında turun geneline hakim ve izleyiciyi deneyimde kalmaya davet ediyor. Mekanın genişliği nedeniyle çok uzun süreli bir tur olmasına rağmen, rehberin anlattığı hikayeler ve bilgilendirmelerle zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Zorlu PSM ile birlikte bu tura her sene yeni deneyimler ekleyerek geliştirmek de istiyoruz.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR