Sanat, toplumsal değişimin en güçlü araçlarından biri ve 8 Mart’ta bu güç, eşitlik için ses veriyor. Zorlu PSM, kültür ve sanat dünyasından ilham veren kadınlarla bir araya gelerek onların mücadelelerini, deneyimlerini ve sektörlerindeki dönüşüm taleplerini konuşuyor. Kadınlar yalnızca sanatın içinde değil, hayatın her alanında eşitsizliklere karşı duruyor, varlıklarını ve haklarını görünür kılmak için mücadele ediyor. Sanatta, iş dünyasında, sokakta, hayatta… Güçlü hikâyeleriyle ilham veren kadınların sesine kulak veriyoruz.
Tilbe Saran – Afife, Oyuncu
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, sanat ve kültür sektöründe bir kadın olarak, kariyeriniz boyunca size en değerli deneyimi kazandıran şey ne oldu? Kariyer yolculuğunuzda sizi en çok güçlendiren anları bizimle paylaşır mısınız?
Ben mesleki yolculuğuma “kariyer” demiyorum. Çünkü iş hayatım ile özel hayatım arasında bir ayrım görmüyorum. Bunun nasıl olağanüstü bir ayrıcalık olduğunun farkında olarak, bu akışkanlığın tadını her an çıkarıyorum. Ve dahil olduğum her proje severek, isteyerek ve sonunda kendimi mutlu hissettiğim işlerle dolu olsa da deneyimlediğim her başarısızlık, yetersizlik veya değersizlik hissinin de özel hayatımda olduğu kadar işimde de beni büyüttüğünü hissediyorum.
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanat hayatta hiç karşılaşamayacağımız çeşitlilikte, renklilikte ilişkilerle, durumlarla, insanlarla bağ kurmamızı ve birbirimizi derinden anlayacak bağlar kurmamıza yarayan eğlenceli ve kapsayıcı bir köprü. Bu köprüde acılar da sevinçler de paylaşılır ve yalnızlık bir süreliğine dağılır, bizi değiştirir, dönüştürür. Çünkü başkalarını rüyalarına ya da kabuslarına tanıklık etmek bizi kendi hayatımızla da yüzleştirir. Hiç bir hekimin, şamanın, siyasetçinin, önderin yapamayacağı “iyi hâl”i sağlar. Cinsiyetçi rol modellerinin kırılmasında rol oynadığı gibi, zihnimize sinsice yerleşmiş her tür ayrımcılığı da farketmemize sebep olur.
Tiyatro, müzik ve sanat dünyasında iz bırakan, ilham verici bulduğunuz kadın sanatçılar kimlerdir? İlk aklınıza gelen isimleri ve neden önemli olduklarını bizimle paylaşır mısınız?
Geçmişten ve bugünden “elalem”i hiç takmayan, bedelini de güle oynaya ödeyen nice öncü kadınlar her daim yüreğimi aydınlatıyor. Virginia Woolf’un dediği gibi o cesur kadınların hepsinin. bugünkü aydınlığımda emekleri var.
Merve Dizdar – İnsanlar Mekanlar Nesneler, Oyuncu
Sanat ve kültür alanında kariyer yapmak isteyen yeni nesle ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Başarıya giden yolda özellikle nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
Başarı önce kendine inanmakla başlıyor bence. Süreç uzun, yol engebeli olabilir. Bazen çok yorgun ve devam edemeyecek gibi hissedilen günler olabilir. Ama yaşamak dediğimiz tam olarak bu. Bu zamanlarda insanın kendini unutmaması gerekiyor. En kıymetli ve en önemli olan şey kendini kırmamak ve ne olursa olsun kendine inanmak. Sonra tabii ki çalışmak. Hiçbir yetenek çalışmadan uzun süreli ilerleyemez. Her zaman en iyisi, elinden gelenin en iyisini yapmalısın. En önemli 2 unsur bu bence. Sonrası… Elbet gelir. Her şey zamanını bekler ve o zaman geldiğinde herkesin çiçek gibi açacağını düşünüyorum. Tutkunun, azmin ve inancın heeeep olduğu günlere❤
Ebru Nihan Celkan – PSM Atölye Dramatik Yazarlık Eğitmeni, Oyun Yazarı, UNWomen TR Advisory Board Member
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Kültür-sanat sektöründe toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kalıplaşmış rollerin dönüştürülmesi birçok düzeyde sistemik değişim gerekiyor. İlk olarak, karar alma yapılarını yeniden şekillendirmek için finansman ve liderlik pozisyonları kadınlara eşit olarak dağıtılmalıdır. İkinci olarak, sahne ve ekrandaki temsil, geleneksel toplumsal cinsiyet normlarına meydan okumalı, farklı anlatılar ve çok boyutlu karakterler sergilemeli. Üçüncü olarak, eğitim programları, bilinçsiz önyargıları aktif bir şekilde ortadan kaldırmalı ve gelecek nesil sanatçıların ve kültür çalışanlarının eşitliği bir norm olarak içselleştirmelerini sağlamalı. En kritik değişim liderlikle başlamalı - sektör genelinde kapsayıcılığı ve hesap verebilirliği teşvik eden yapısal reformlar taahhüt etmeli.
Evrim Zeybek – PSM Atölye Tiyatro Yapımcılığı Eğitmeni, Yapımcı
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanat, kalıpların dışında düşünmeye zorlayarak duygusal ve düşünsel dirençlerimizle karşı karşıya getiriyor bizleri. Bu yönüyle farklılıkların kutlanmasına da olanak sağladığını, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri de en çok bu kutlama sayesinde yıkabildiğini düşünüyorum. Özellikle kendi alanımda, bir izleyici olarak da deneyimimden şunu söyleyebilirim ki; alışılagelmişin dışında karakterlerle ve onların hikayeleriyle çok daha derin bir bağ kuruyor, önyargılarımız ve beklentilerimizle yüzleşerek daha geniş bir insanlık yelpazesine dair empati geliştirmeye başlıyoruz. Dolayısıyla hem bireysel hem de toplumsal anlamda daha özgürleştirici ve dönüştürücü bir etkisi oluyor sanatın.
İdil Sivritepe – Afife, Oyuncu
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, sanat ve kültür sektöründe bir kadın olarak, kariyeriniz boyunca size en değerli deneyimi kazandıran şey ne oldu? Kariyer yolculuğunuzda sizi en çok güçlendiren anları bizimle paylaşır mısınız?
Ben birçok değerli deneyimi bu sektörde edindiğim kız kardeşlerim sayesinde yaşadım. Birbirimize verdiğimiz destek ve inanç sayesinde çok mutlu olduğum oyunlar ürettik. Old Fools ve Afife bunların örnekleri.
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanat özünde şeffaflık ve incelik barındırır. Normların ve kuralların olmadığı bir anlayış biçimidir dolayısıyla cinsiyet ayırmaz ve tanımaz. Tiyatro sahnesinde ne mutluyum ki bu kaliplari yıktığımızı biliyorum.
Tiyatro, müzik ve sanat dünyasında iz bırakan, ilham verici bulduğunuz kadın sanatçılar kimlerdir? İlk aklınıza gelen isimleri ve neden önemli olduklarını bizimle paylaşır mısınız?
Eşit hakları elde edebilmemiz için birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu problemin sadece hem cinslerimin problemi olduğuna inanmak istemiyorum. Oyuncu olan herkesin bu sisteme katkısı var demektir. Dolayısıyla bu sistemi beraber değiştirebiliriz Meryl Streep, Phoebe Waller Bridge, Agnes Varda, Sezen Aksu, Demet Evgar... saya saya bitiremem. Bence hepsi inandıkları şeyin peşinden koşan cesur ruhlar ve tek istekleri kaplarına sığmayan yetenekleri ile bizi değiştirmek. Ben böyle görüyorum. Bu cevap vermesi zor bir soru herkesin yolculuğu kendi ekseninde gelişiyor ve değişiyor bir tavsiye verebilecek olsaydım bu kadar eleştiriye açık bir meslekte hele de kadın hemcinslerime şunu söylerdim; kendinize inanmaya devam edin, içinizdeki sesi susturmaya çalışanları dinlemeyin eğer anlatacak hikayeleriniz varsa birilerini beklemeyin siz anlatmaya başlayın derdim.
Melisa Doğu – Hayalperest, Oyuncu
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, sanat ve kültür sektöründe bir kadın olarak, kariyeriniz boyunca size en değerli deneyimi kazandıran şey ne oldu? Kariyer yolculuğunuzda sizi en çok güçlendiren anları bizimle paylaşır mısınız?
Televizyonda 6 sezon, 177 bölüm süren ve dünyaya ulaşan, kadın ağırlıklı bir işte mis gibi anlaşarak senelerimizi geçirdik. Kadın kadına sahip çıktığında her şey ne kadar zor gibi görünse de, çok güzel başarılar elde edilebildiğini gördük. Kıssadan hisse ne demek istediğimi yeterince anlatabildiğimi düşünüyorum. Birbirimize sahip çıkacağız, ekranda, sahnede, evde ve hayatta…
Elif Özge Maltepe – Afife, Yapımcı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, sanat ve kültür sektöründe bir kadın olarak, kariyeriniz boyunca size en değerli deneyimi kazandıran şey ne oldu? Kariyer yolculuğunuzda sizi en çok güçlendiren anları bizimle paylaşır mısınız?
Sanat ve kültür dünyasında bir kadın olarak en değerli deneyimi, kendimi ifade etme özgürlüğünü kazandığım anlarda yaşadım. Bu yolculukta beni en çok güçlendiren şey, karşılaştığım zorlukları birer öğrenme fırsatına dönüştürebilme yetisiydi. Sanat, sınırları aşabilen ve toplumsal dönüşüme katkıda bulunabilen bir alan; bu yüzden, sesimi duyurabildiğim, ilham verebildiğim ve yeni perspektifler sunabildiğim her an benim için bir güç kaynağı oldu. Özellikle, üç hamile kadının ve tamamen kadın yaratıcılardan oluşan bir ekibin bir araya gelerek bir dönüşüm ve doğum hikayesini anlatma yolculuğuna çıkması, benim için çok kıymetli bir deneyim oldu. (GEBE Tiyatro Oyunu, 2022, Yerebatan Sarnıcı) Hem bireysel hem kolektif olarak yaşadığımız bu dönüşüm süreci, yaratımın doğasını, dayanışmanın gücünü ve kadınların hikayeler aracılığıyla birbirlerine nasıl ilham verebildiğini derinlemesine hissetmemi sağladı. En çok da kadınların hikayelerine, mücadelelerine ve başarılarına tanıklık ettiğimde, onların sesini sanat yoluyla görünür kılabildiğimde mesleğimin gerçek değerini hissediyorum.
Nihal Geyran Koldaş – İnsanlar Mekanlar Nesneler, Oyuncu
Tiyatro, müzik ve sanat dünyasında iz bırakan, ilham verici bulduğunuz kadın sanatçılar kimlerdir? İlk aklınıza gelen isimleri ve neden önemli olduklarını bizimle paylaşır mısınız?
Kendi alanlarında öncü olan, erkeklerin doğal hakimiyet alanı gibi görünen sanatsal üretim alanlarında varolmak için duvarları yıkan , kapıları zorlayan kadınlar ilham kaynağı benim için. İlk kadın yönetmenler, ilk kadın orkestra şefleri, görüntü yönetmenleri...çünkü onlar yalnızca 'iyi ,özgün, ve yaratıcı 'olduklarını kanıtlamadan önce bir kadın olarak o alanda var olma özgürlüğünü ve üretme hakkini da erkeklerden söke söke aldılar ve almaya devam ediyorlar.
Selin Cankı Ceylan – PSM Atölye Yazarlık Sınıfı Katılımcısı, Afife, Yazar
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanat, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma konusunda doğru kullanılırsa düşünülenden daha etkili bir araç olabilir çünkü sanatın duygu, deneyim ve eleştiri yolları ile geniş kitlelere ulaşması kolaydır. Sor(g)ularıyla izleyiciyi düşünmeye sevk eder ya da empati kurabileceği anlar yaratır. Örneğin toplumsal cinsiyet eşitsizliği, feminizm, kuir düşünce üzerine tartışma alanı açarak bildiklerimizi ve bilmediklerimizi yeniden gözden geçirmemize bize cesaret veren sanattır. Alternatif kimliklerin görünür olmasını sağlaması ve toplumsal normları sarsıp gevşetmesiyle ya da büsbütün yıkmasıyla dönüştürücü bir etkisi de vardır sanatın. Bu nedenle her iki oyunumun da (Afife ve Monologlar Müzesi -Aşk-Taku) feminizm ve kuir düşüncenin temsiliyetine önem verdim ve geribildirimlere bakılırsa seyircide de bu hassasiyetim(iz) karşılık buldu. Her iki oyunda da bu karakterler çok sevildi ve dahası benimsendi. Üzerine uzun uzun konuşarak, saatlerce anlatarak, örneklere boğarak alamadığım yolu bir bakışta, bir replikte ya da dilin ucuna gelmesine rağmen sarf edilmemiş bir cümlede almak da tiyatronun büyüsü oluyor işte.
Ayşegül Beyazdağ – PSM Atölye Tiyatro Yapımcılığı Eğitmeni, Yapımcı
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanat, toplumu dönüştürmenin en güçlü araçlarından biri. Çünkü sanat, duygulara ve farkındalığa hitap eder. Bizi düşündürmeye, sorgulamaya ve empati kurmaya zorlar.Kendi alanımda, güçlü kadın karakterlerin sahnede daha fazla yer bulduğunu ve bunun izleyiciyi nasıl etkilediğini gördüm. Tiyatroda kadın hikâyeleri anlatıldıkça, kadın sanatçılar sahnede daha çok güçlendikçe, izleyici de bu değişime tanık oluyor.Kadınların güçlü bir şekilde temsil edildiği projelerde olmaya önem verdim. Çünkü sanatın dönüştürücü gücüne inanıyorum ve bunun sadece sahnede değil, sahne arkasında da gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum.
İrem Kalaycıoğlu – PSM Atölye Yönetmenlik Sınıfı Katılımcısı, Kısık Ateşte Düdüklü Tencere, Yönetmen
Sanat ve kültür sektöründe cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kalıplaşmış rolleri dönüştürmek için hangi adımlar atılmalı? Sizce en kritik değişim nerede başlamalı?
Bu noktada atılması gereken en önemli adımın, çeşitlilik ve temsiliyetin artırılması olduğunu düşünüyorum. Bu hem sahne önünde hem de sahne arkasında cinsiyetler arasında eşit fırsatlar yaratmayı içeriyor. Cinsiyet rolleri hakkında kalıplaşmış düşünceler hala çok güçlü, bu yüzden hem eğitimde hem de sektörde farkındalık yaratmak gerekiyor. Kadınların sadece belirli roller için değil, her pozisyonda var olabileceği ve liderlik edebileceği bir anlayışın toplumdaki her bir birey tarafından benimsenmesi gerekiyor. Yani aslında en kritik değişim, zihniyet dönüşümünden başlamalı. Bunun için mücadele eden tüm hemcinslerime de buradan teşekkür ederim.
Dr. Aylin Löle - Awen for Us Kurucusu
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanatta toplumsal cinsiyetin temsili, sanatçıların ve izleyicilerin cinsiyet rollerini nasıl algıladıklarını ve bu rollerin toplumda nasıl yansıtıldığını anlamak açısından turnusol görevi görüyor. Sanat, tarih boyunca görülmeyen, sesi duyulmayan, ötekileştirilen, sosyal ve ekonomik açıdan dezavantajlı birey ve grupların seslerini duyurabilmelerine aracılık ederken, sanat pratikleri, toplumsal normların sorgulanmasını sağlayarak izleyicilere toplumsal gerçeklikleri yeniden değerlendirme fırsatlarını da beraberinde getiriyor. Bu anlamda sanatın sunduğu özgür ifade ortamının, toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda önemli bir işlevi var. Eşitsizliklerin azaltılmasına, dezavantajlı birey ve grupların güçlenmesine yönelik büyük fırsatlar barındıran kültür-sanat alanı, bir yandan da eşitsizliklerin yeniden üretiminin aracı olarak karşımıza çıkıyor.
Erkek ressamların soy isimleriyle, kadın ressamların ise ilk isimleriyle anılmasından, erkek oyuncular her yaşta ‘başrol’ bulabiliyorken, kadın oyuncular için yaş engelinin olmasına, tıpkı orkestra şefleri gibi müzik prodüktörlerinin de neredeyse çoğunluğunun erkek olmasından, ödenen ücret farklılıklarına kadar her katmanda bunu görmek mümkün... Sanatın, toplumsal normları sorgulamanın yanı sıra, daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir toplum yaratma yönünde önemli bir işlevi olurken, sanatçılar da yarattıkları farkındalıkla sanatın dönüştürücü gücünü arkalarına alarak, bu inşayı yeniden yapıyorlar. Hem bu eşitsizliklerden üzerlerine düşen ‘pay’ı almalarına rağmen, yine bıkmadan usanmadan eşitsizlikleri görünür kılıp, bu mücadeleye destek veriyorlar.
Her alanda olduğu gibi sanat pratiklerinde de ön yargılarla mücadele dikkat çekerken, sanatın eşitlikçi, kapsayıcı ve çeşitlilik odaklı yaklaşım toplumsal cinsiyet dayalı eşitsizliklere karşı bireysel ve toplumsal güçlenmeye katkı sağlıyor.
Awen for Us toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaşması için yola çıkmış bir sosyal girişim ve bu girişimin kurucusu olarak şunu söyleyebilirim: Herkes için eşit bir dünya hayalini kurduğumuz gerçeğinden hareketle, sanat dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliği ve eşitsizliğine dair her şey bizim ürettiğimiz ve toplumsal dönüşüme katkı sağlamak için paylaştığımız içerikleri besliyor, bu farkındalığı görünür kılıyor.
Simge Yazıcı - Awen for Us Metin Yazarı, Equalist Dijital Kurucusu, Sosyolog
Sanatın, toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri yıkma gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi alanınızda bunun etkilerine tanık olduğunuz anlar oldu mu?
Sanat, normları yıkarken ellerimizde ne tutuyoruz?
Sanat, dünyaya nasıl bakacağımızı değil, dünyayı nasıl yeniden yaratacağımızı gösterir. Toplumsal cinsiyet normlarını ve kalıplaşmış rolleri sarsan da tam olarak budur: Sanatın sınır tanımayan, kuralları yeniden yazan gücü. Çünkü sanat, bakışı değiştirir. Ezberlenmiş rollerin içine sıkışmış hikâyeleri alır, bambaşka şekillerde anlatır ve görmezden gelinenleri görünür kılar.
Maira Kalman, Women Hold Things kitabında soruyor: “Kadınlar ne tutar?” Cevap basit ama derin—her şeyi! Ellerimizde geçmişi, bugünü, geleceği, dünyayı ve birbirimizi tutuyoruz. Ve sanat, bu “tutma” eyleminin en güçlü aynası. Kadınları anlatının merkezine koyarken, onların sadece bir konu olmadığını, hikâyeyi yazan, değiştiren ve yeniden kuran kişiler olduğunu hatırlatıyor bize.
Ama sanatın dönüştürücü gücü sadece temsil meselesiyle sınırlı değil. Bazen bir tiyatro sahnesinde duyduğumuz tek bir replik, bazen bir tablodaki renklerin isyanı, bazen de bir şarkının sözleri bize öğretilmiş tüm normları sarsabilir. Sanat, empatiyi harekete geçirir. Bir roman karakterinin gözünden dünyaya bakarken kendi kabullerimizi sorgularız. Bir dans performansında bedenin nasıl özgürleştiğini izlerken, bize dayatılan sınırları fark ederiz.
Ve sanat sadece yansıtmakla kalmaz, alternatifler sunar. Judy Chicago’nun The Dinner Party adlı multimedya eserinde olduğu gibi tarih kitaplarının dışında bırakılmış kadınları masaya geri çağırır. Frida Kahlo’nun otoportrelerinde olduğu gibi, “güzel olmak zorunda değilsin, güçlü ol” diye fısıldar. Guerrilla Girls’ün sokaklara astığı afişlerde olduğu gibi, sessiz kalmayıp sorgulamaya davet eder. Sanat, dünyayı bir anda değiştirmez belki ama değişimin hayalini kurdurur—ve hayal kurabilen bir toplum, gerçeği de dönüştürebilir.
Equalist Dijital olarak biz de tam burada duruyoruz. İçerik üretirken sadece bir şeyler anlatmıyoruz, algıları dönüştüren, ezberleri bozan, çeşitliliği ve kapsayıcılığı görünür kılan bir alan yaratıyoruz. Eşitliği ve toplumsal cinsiyeti sadece bir tema değil, hikâyelerin merkezine koyuyoruz. Çünkü biliyoruz ki sanat, dünyayı değiştirme gücüne sahip. Ve bu değişimi ellerimizde tutuyoruz.
Gülşah Güray - Radyo Eksen Genel Yayın Yönetmeni
Gülşah Güray, Radyo Eksen Genel Yayın Yönetmeni olarak, "Kadın Sanatçılardan Güçlü Şarkılar" başlıklı özel bir playlist seçkisiyle projemize değerli bir katkı sağladı. Bu derleme, müziğin gücünü ve kadın sanatçılarının yarattığı derin etkileri güçlü bir şekilde yansıtıyor. Güray, seçkisinde yer verdiği şarkılarla, kadınların müzik dünyasında kazandıkları yeri ve seslerinin ne denli güçlü, etkileyici ve dönüştürücü olduğunu bir kez daha vurguluyor.