Sosyal medyadaki özgün tiplemeleri ve sahnedeki enerjisiyle büyük bir hayran kitlesine ulaşan Miray Akovalıgil, komediyi bir sanat formuna dönüştürmeyi başaran isimlerden. Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, ilham verici kariyerini, 24 Mart’ta Turkcell Platinum Sahnesi’nde sahneleyeceği “Ya Bende Bir Şey Yoksa?” adlı gösterisini ve mizah dolu yönlerini konuşuyoruz.
-Başarılı bir hukuk kariyerinden komedi ve oyunculuk gibi yaratıcı alanlara geçiş yaptın. Bu süreç sana neler kattı ve iki farklı dünyanın sana hissettirdikleri arasında nasıl bir bağlantı kuruyorsun?
Komedyenlik çocukluğumdan beri hayalimdi. :-) Ancak hayat beni önce avukat yaptı, sonra da komedyen ve oyuncu… Başlangıçta sadece komediyle geçim sağlamam mümkün görünmediğinden hukukla ilgilenmeye devam ettim. Fakat zamanla fark ettim ki hukuk, disiplin kazanmamı ve gözlem yeteneğimi geliştirmemi sağlıyor. Bugün insanları güldürebiliyor ve hayatlarına dokunabiliyorsam, bunda avukatlık kariyerimde edindiğim deneyim, birikim ve disiplinin büyük payı var.
-Eğer bir gün Türkiye’deki en komik hukuk davasına hakim olsaydın, dava ne konuda olurdu ve nasıl bir karar verirdin?
Açıkçası, bu şimdiye kadar bir röportajda aldığım en ilginç soru! Bunun için size teşekkür ederim. :-) En komik hukuki süreç mi? Yaşandı, bitti! Bir süre önce yaptığım bir Instagram paylaşımı nedeniyle yargılandım. İstanbul Savcılığı Terörle Mücadele ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan bir şikayette müşteki konumundaydım. Eğer bu dosyanın hakimi ben olsaydım, kendime kesinlikle takipsizlik kararı verirdim! :-)
-Açık Mikrofon geceleriyle başlayan stand-up kariyerinde, seni sahnede en çok zorlayan anıyı bizimle paylaşır mısın?
Hangisinden başlasam bilemedim! :-) Sahneye çıktığımda genellikle headset mikrofon kullanıyorum çünkü sahnede çok hareket ettiğim için el mikrofonunu hiç tercih etmiyordum… Ta ki Kadıköy gösterimize kadar! :-) Son Kadıköy gösterimizde, kullandığım headset üç kez üst üste bozuldu ve hayat beni zorunlu olarak el mikrofonu kullanmaya mecbur bıraktı. İyi ki de öyle olmuş! Çünkü her şerde bir hayır vardır; artık el mikrofonu kullanmaktan korkmuyorum!
-Gösterinde başarı kavramını kariyer, aşk ve sağlık gibi hayatın farklı alanları üzerinden ele alıyorsun. Peki, seni bu konuları sorgulamaya ve mizahi bir dille sahneye taşımaya iten en önemli motivasyon neydi?
Buna çok kısa bir cevabım var: "Hayat!" :-)
-Sahneye çıkmadan önce mizahi ruh halini yükseltmek için yaptığın en garip şey nedir?
Her gösteri öncesi, perde arkasında beklerken, sahneye çıkmadan önceki son saniyede yukarı bakıp rahmetli babişkoma selam ve öpücük gönderirim. Garip bir şekilde, bu ritüel beni sahneye hazırlar. Sanırım o, dünyanın en komik ve en rahat babasıydı. Onu anarak sahneye çıkmak benim uğurum oldu ve hep öyle kalacak. Seyircilerimin kahkahalarını da tüm kalbimle ona armağan ediyorum.
-Miray Akovalıgil, gündelik hayatta en sıradan şeyi mizah konusu haline getirebilecek biri gibisin. Mesela sabah kahveni hazırlarken neler düşünüp gülersin?
Kahve yaparken annemle telefonda konuşuyorumdur ve muhtemelen, "Kızım, senin neyine bu kadar gülüyorlar, anlamıyorum!" demiştir. Ya da tam kahvemi içerken Bülent, bakkalıma verdiğim siparişi getirmiş ve kesin bana ilginç bir laf etmiştir. Belki de kahvemi yudumlarken, takipçilerime ne zamandır şarkı söylemediğimi fark etmişimdir. "Hangi şarkıyla onları şaşırtsam?" diye düşünürken, bulduklarım çoktan beni eğlendirmiştir bile. :-) Hayat aslında çok komik… Görmeyi tercih edene!
-Stand-up komedisinin Türkiye’deki evrimi hakkında ne düşünüyorsun? Sence bu alanda daha fazla neye ihtiyaç var?
2015 yılında stand-up'a açık mikrofon geceleriyle başladım. Şimdi 2025’teyiz, yani sahneye çıkmaya başlayalı tam on yıl olmuş! Bu süre içinde hem stand-up yapanların hem de seyircilerin sayısının ciddi anlamda artması, hepimiz için çok umut verici. Tabii ki, Türkiye’de bu mesleği yapan az sayıda kadından biri olarak vurgulamak istediğim en önemli konulardan biri mizahtaki cinsiyet ayrımcılığı. Eğer bu ortadan kalkarsa, inanın her şey çok daha kolay olacak. Çünkü kadınların güldürmesi, sandıkları gibi kötü ya da utanılacak bir şey değil! Hak eşitliği, cinsiyetler üstü bir kavramdır ve mizahı da kapsar. Bir kadına gülmek ayıp değil, aksine çok güzel bir şeydir.
-Sahnedeki Miray ile gerçek hayattaki Miray arasında nasıl bir fark var?
Eskiden sahneye çıktığımda bir kimlik—bir persona—yaratıyordum. Seyircinin beklentisini karşılamak ya da rezil olmamak için güçlü bir karakter çiziyordum. Ama zamanla fark ettim ki aslında komik olan, o aşırı güçlü duran kadın değil, benim. Şimdi sahneye tamamen kendim olarak çıkıyorum. Eskiden sahnedeki ve gerçek hayattaki Miray farklıydı, ama artık ikisi de tıpatıp aynı.
-“Şaziment”, “Corporate Elis” ve “Merve” gibi tiplemeler sosyal medyada büyük ilgi gördü. Bu karakterleri yaratırken ilhamını nereden alıyorsun?
Eski patronlarımdan, annemden, hukuk büromuzdaki ortaklarımdan, yanımdan telefonla konuşarak geçen o adamdan, beni görünce yolda üzerime atlayan takipçimden, otobüste arkaya ilerlemediği için kavga ettiğim o ilginç teyzeden…
-Kariyerinde “en unutulmaz an” dediğin bir anıyı bizimle paylaşır mısın?
2015 yılı, BKM Açık Mikrofon gecesine ilk çıkışım… Sahneye çıkınca fark ettim ki, yıllardır bugünü bekliyormuşum. Benim için en unutulmaz sahne anısı, sahneyle ilk defa buluştuğum o gündür.
-Yeni nesil komedyenlere veya yaratıcı projeler peşindeki gençlere vermek istediğin bir tavsiye var mı?
Evet var, çok çalışsınlar. Aval aval gezmesinler, biraz mütevazi olsunlar. Ve unutmasınlar ki, bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır.
-24 Mart’ta Turkcell Platinum Sahnesi’nde gerçekleştireceğin “Ya Bende Bir Şey Yoksa?”nın temasını nasıl belirledin? İzleyiciler bu performansta neler bekleyebilir?
Her sahnede, ne kadar önceden planlasam da, o gün sahneye gelen seyirci temayı belirler. Dolayısıyla, 24 Mart’ta birbirinden renkli seyircilerimi, o geceki temayı belirlemeye davet ediyorum! :-)