ESKİSİ GİBİ DEĞİL

Genç yaşlarda başladığınız müzik kariyeriniz nasıl başladı ve bu süreçte edindiğiniz deneyimlerinizden bize biraz bahseder misiniz?

Profesyonel müzik kariyerime 2009 yılında 123 ile başladım. Yani grup müziği yaparak başladım aslında. Her zaman kendi parçalarımı yayımlama isteğim vardı. Vakti gelince (2014) solo kariyerim yani Lara Di Lara başladı. 123 ile birlikte 4 albüm, Lara Di Lara olarak 4 albüm ve 8 single çıkardım. Söz ve besteleri kendim yazıyorum. Prodüksiyonda da mutlaka ya prodüktör ya da co-prodüktör koltuğunda oturmayı seviyorum. Edindiğim deneyim elbette çok tüm bu süre zarfında ama bir şeye indirgeyecek olursam; “içinden gelen ve istediğin müziği yap.” diyebilirim.

Yeni albümünüzün ismi olan "Eskisi Gibi Değil" sizin için nasıl bir anlam taşıyor?

Artık çok fazla ‘eskisi gibi değil’ tabirini kullandığımızı fark ettim ve bunun iki anlamlı oluşu hoşuma gitti. Yerine göre olumsuz, yerine göre olumlu. Ben de bu ikililikte işlemeye çalıştım albümün genelinde. Hem nostaljik ve dolayısıyla eskiden/alışkanlıklarımızdan kopamayışımız, hem de yeniliğin gelişimi ve bunun çeşitli etkilerinden yola çıktım.

Yeni albümünüz "Eskisi Gibi Değil" hakkında bize biraz daha fazla bilgi verir misiniz? Albümünüzün konsepti ve üzerinde çalışırkenki ilham kaynaklarınız nelerdi?

Eskisi Gibi Değil bir kaç yıldan bu yana içimde ve kafamda birikenlerin sonucunda doğan bir albüm. Toplamda 13 parça ve 3 geçişten oluşuyor. Eskisi Gibi Değil’in akustik enstrüman tınıları ile synth dünyasının bir karışımı olmasını istedim. Dinlediğim enstrümantal akustik müziklerden ilham aldım. Her albümümün bir köşesine işlemiş olmazsa olmazım Joni Mitchell’den ilham aldım. Konular kafamda ve içimde hep çok olduğu için, bir de karmakarışık bir ülkede ve dünyada yaşadığımız için anlatacağım çok şey oldu. Eskisi Gibi Değil; annelik, doğurganlık, doğum, ölüm, doğa, birey olmak, güç, her şey ve hiçbir şey, protesto etmek, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, politik erozyon, ayrımcılık, birlik ve beraberlik, aşk ve bırakabilmek üstüne diyebilirim.

Müziğinizde farklı kültürlerden ve doğadan beslenen bir unsur olduğunu daha önceki röportajlarınızda da belirtmiştiniz. Bu etkenler sizi nasıl etkiliyor ve müziğinizde nasıl bir rol oynuyor sizce?

Farklı kültürlerden besleniyor oluşum kendimin de iki ülkeli olmamdan geliyor en başta. Yarı Isveçli yarı Türkiyeli’yim. Sanıyorum bu ikisinin karışımı müziğimi biraz daha batılı bir tarafa ve/veya daha uluslararası bir yere çekiyor. Doğa ise her zaman olmazsa olmazım evet. Çünkü yaşadığım toprağı, havayı, suyu katmadan nefes olmaz, nefes olmadan da şarkılarım çıkmaz.

Eskisi Gibi Değil’de yer alan şarkılar arasında en çok kişisel bağ kurduğunuz veya sizin için anlamı olan bir şarkı var mı? Bu şarkı hakkında neler söylemek istersiniz?

Bu benim için zor bir soru çünkü zaman zaman değişir favorilerim. Sonuçta tüm parçalarımı sevdiğim için yapıyorum. Fakat Eskisi Gibi Değil’in özelinde Tohum’un yeri benim için ayrı, çünkü onu bu süreçte dünyaya gelen kızım için yazdım.

Kısa bir süre önce anne olma deneyiminiz, yeni albümünüzün teması üzerinde nasıl bir etki bıraktı? Bu deneyim albümünüzde nasıl bir rol oynuyor?

Albümümün adını daha önce belirlemiştim. Ama kızımın bu süreçte dahil olması, bazı parçaların şeklini değiştirdi. Dikkatli dinleyiciler bence bunu anlar :)

Müziğin yanı sıra kendi ailenizin müzikle ilgili önemli bir geçmişi olduğunu biliyoruz. Ailenizden gelen bu müzik mirası sizi nasıl etkiledi ve ilham verdi? Babanız Ender Sakpınar ve İlhan Erşahin’den

Evet ailemde birçok müzisyen ve sanatçı var. En başta babam olmak üzere hepsi bana bu yolculuğumda ilham oldular. Doğalında gelişti bence benim de müziği seçmem. Hiçbir zaman zorlanmadım veya mecbur bırakılmadım. Seve seve isteyerek seçtim. Ailem de her zaman sağ olsunlar bana destek oldular. Küçücük yaşta babamın yönettiği konserlere gidip büyülenerek çıkardım. Operaları kendimce tam anlamasam da ezberler evde bağıra çağıra söylerdim. Annemin atölyesinde çalıştığı boyalar, kağıtlar, renkler ve dokular beni başka bir şekilde boyutlandırdı bence mesela. Içimde böyle bir kıvılcım varmış demekki, ben de müziği seçmişim.

Albümünüzün kapak tasarımı ve fotoğrafı hakkında biraz bilgi verir misiniz? Bu görsel unsurların albümünüzün temasıyla bir ilişkisi var mı?

Kapak fotoğrafını Pelin Kaçar çekti. Tasarımını ise Valerija Ilchuka yaptı. Aklımda fotoğrafa dair bir fikir vardı açıkçası. Eski zamanlarda henüz renkli fotoğraflar yokken, el ile renklendirilen fotoğraflara her zaman ilgim oldu. Bu albümün adını Eskisi Gibi Değil koymaya karar verdiğim an, kapakta bunu görmek istediğimi biliyordum. Öyle de oldu. Pelin analog kamerasıyla siyah/beyaz çektiği fotoğrafı el ile renklendirdi. Valerija da konuya bence tam olarak uyan harika bir tasarım yaptı.

Müziğinizi en çok besleyen şeyin doğa olduğunu söyleyen biri olduğunuz için sormak isteriz; doğa size nasıl ilham veriyor ve müziğinizin hangi yönlerini etkiliyor?

En çok sözlerimde ilham oluyor. Ama tınılarda da bence doğanın tezahürü sesler duyuluyor.

Yeni albümünüzün şarkılarının söz ve müziği size ait. Şarkı yazma süreçleriniz hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Hangi duygusal veya yaratıcı süreçlerden ilham alıyorsunuz?

Genelde her zaman not tutarım. Ya defterime ya telefonuma. Nerede olduğumun bir önemi olmaksızın aklıma geldikçe, içimden geçirdikçe yazarım. O nedenle aslında sözler oldukça çabuk çıkıyor. Sonrasında elbette üstünden geçtiğim oluyor ama çıkışı bu şekilde oluyor. Yazarken her şeyden ilham alıyorum açıkçası. Saçlarım dalgalanıp boğaz köprüsüne bakarak dalgalarda ilerlediğim bir vapur yolculuğu da olabilir, başıma gelen bir olay da olabilir.

123 adlı grubun solisti olarak birçok konser verdiniz. Grup deneyiminizin size nasıl etkileri oldu ve solo kariyerinize geçiş yapma süreciniz hakkında bize biraz anlatabilir misiniz?

123 ile harika zamanlar geçirdim! Hiçbir zaman bitti de demedik aslında, uzun bir dinlenme süresi… Tam olarak ekip olmayı öğrendim. Birlikte kararlar alıp vermeyi, bazen alttan almayı bazen diretmeyi. Ama bir bütün olmayı. Solo kariyerime geçtiğimdeyse gerçekten en derinde ne kadar yalnız bir durum olduğunu anladım. Çoğu kararı kendim vermem gerekiyor. Olumlu veya olumsuz çoğu şey benim sorumluluğumda oluyor. Bunun hem güç veren bir tarafı var hem de yalnız hissettiren. Fakat olgunlaştırıcı etkisi paha biçilemez.

Son olarak yeni albümünüz "Eskisi Gibi Değil" için 11 Kasım akşamında Zorlu PSM Studio'da gerçekleştireceğiniz lansman konseri için beklentileriniz ve heyecanınız ne durumda? Hamileliğiniz nedeniyle u

Tabii ki çok heyecanlıyım! Uzun süredir bu konser için çalışıyorum ve çalışıyoruz. Sahnede müzik dışında Atıl Aggündüz’ün hazırladığı harika bir görsel dünya eşlik edecek. Yani hem işitsel hem de görsel bir deneyim yaşanacak diyebilirim. Koca bir ekip bir süredir harıl harıl çalışıyor. Aylar sonra sahneye geri dönecek olmak hem acayip mutlu ediyor hem de heyecanımı arttırıyor. Neyse ki bu süre zarfında boş durmayıp ürettiğim için çok uzak kalmışım gibi hissetmiyorum ama elbette sahnede olmanın keyfi bambaşka. Bir önceki albümüm Sudaki Çığlık lansman konserim için de bir ‘deneyim’ olsun istemiştim (gelenler bilir) bu konserin de "Eskisi Gibi Değil” deneyimi olacağını söyleyebilirim.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR