İBRAHİM ÇİÇEK İLE BALİNA ÜZERİNE

Zorlu PSM, Craft, ve Freestage ortak prodüksiyonuyla yeni sezonda ‘Balina’ Türkiye tiyatro sahnesine taşınıyor. İbrahim Çiçek’in yönetmenliğinde, Enis Arıkan, Şebnem Bozoklu, Yağız Can Konyalı, Helin Kandemir ve Emine Evirgen’in rol alacağı ve provalarına tüm hızıyla Zorlu PSM’de devam eden ‘Balina’ 2 Kasım'da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde prömiyerini gerçekleştirdi.

Bir baba-kızın yaşam ile ölüm arasındaki kısacık karşılaşması olan ‘Balina’, Kia, URBAN Care ve Estee Lauder’in katkılarıyla sezon boyunca Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde.

Sizi Samuel D. Hunter'ın "The Whale" adlı oyununa çeken nedir ve bu oyunu sahneye koyma kararı almanıza ne sebep oldu?

Balina bir affetme öyküsü. Yaşadığımız, belki yanı başımızdan geçmiş veya yakın zamanda bizi bekleyen tanıdık bir hikâye. İnsanın kendi ruhu ve bedeni üstünde yaşadıklarının etkisiyle aldığı yollardan birkaçı.

Kariyerimi yoğun olarak aile hikayeleri üzerine kurmuş durumdayım. Benim için bir oyunu sahneye koymaya karar vermenin ilk adımı, o derdin uzun süre savunulabilecek olması. Bunun için de hayatımın belli noktalarına değen hikayelere gidiyor elim ve tahmin edileceği üzere Balina okuduğum andan itibaren kendi hayatımla olan benzerlikleri üzerinden yeni bir yol bulma ve yeniden yapılanabilme şansım olduğunu düşündürdü bana.

Balina’yı sahneye taşırken yaratıcı sürecinizi nasıl ele aldınız?

Oyun süreçlerini romantize etmeyi seviyorum. Belki kendi kendime belki de zaten öyle olduğu için unutulmaz bir hikâyenin içinde buluyorum kendimi oyun yaparken. Balina da böyle ilerledi.

Geçtiğimiz yaz İzlanda’da kısa bir tatil yaptım ve çok büyülendim. En çok görmek istediğim ülkede, yerleşimin çok seyrekleştiği bir kasabada tekneyle açılıp balinaların arasında dolaşırken çantamda oyunun metni vardi. Muhteşem bir doğa, muhteşem balinalar çok güzel ve çok yalnız hisler. Sanırım oyunun da bende bıraktığı his bu. Çok yalnız ve bu hali ile çok büyülü. Elimden geldiğince de bu hissin peşinden koştuğum bir süreç oldu.

Balina karmaşık karakterlere sahip bir oyun. Bu karakterlerin inceliklerini ortaya çıkarmak için oyuncularla çalışma sürecinizden bahsedebilir misiniz?

Veda etme çeşitleri üstüne bir konumlandırma çalışmasıydı ve oldukça zor bir süreçti. Ben genel olarak ilk provadan son provaya kadar oyunculuk üzerine çalışan ve neredeyse oyuncu koçluğu yaparak oyun yöneten biriyim. Bu durum bazen oyuncuları yorsa da dipsiz kuyulara beraber düşmek, rollerini en iyi şekilde savundukları hallerini buldukları o anlar, görebildiğimiz her inceliği önemsemek tiyatronun en sevdiğim yanları.

Balina Amerika’da geçen bir oyun. Bu oyunun kültürel yönlerini Türk izleyicisi için nasıl ele aldınız veya uyarladınız?

Balina aileyi merkeze alan bir oyun ve aile hikayelerinin dünyanın her yerinde benzer karşılıkları olduğuna inanan biriyim. Bu nedenle Türkiye seyircisine özel olarak yaptığım tek şey oyunun Türkçeye çevrilmesi.

2022 yılında Balina’nın oldukça beğenilen bir sinema uyarlaması yayınlandı. Bu sinema versiyonu, sahne prodüksiyonunu, hikâye anlatımını görseller veya izleyici beklentileri açısından nasıl etkiledi, ya da size özellikle değerli gelen herhangi yeni içgörüler sunuyor mu?

Darren Aronofsky her filmi dünya çapında ses getiren ve sanatla ilgili herkesin bir şekilde takip ettiği büyük bir yönetmen. Balina da çoğu insanın izlediği, oyuncusuna Akademi ödülü kazandırmasıyla birlikte daha da öne çıkmış filmlerinden biri. Bu durum benim açımdan tabii ki bir baskı oluşturuyor. Kıyaslama kaçınılmaz biliyorum. Seyircilerin elinde bir değerlendirme ölçütü olarak önemli bir filmin olduğunun da farkındayım. Yalnız dediğim gibi Balina birkaç yıldır masamda duran ve film gösterime girmeden önce planlanmış bir oyun. Filmi etkilenmemek için izlemedim. Kendi dünyamı oluşturmaya çalıştım.

Yeni içgörüler sunuyor mu bilmiyorum ama bana ve tüm oyun ekibine ait bir bakış açısıyla yaptığımızı söyleyebilirim.

Bu yapımın izleyici üzerinde hangi duygusal etkiyi veya tartışmayı başlatmayı umuyorsunuz?

Balina her karakterin haklı ve her karakterin haksız olduğu bir oyun. Hayatına geç kalan insanların hikayesi. Bu nedenle de çok içimizden bir anlatı.

Bağ kurdukları karaktere göre değişecek ama aile ve sevgi üstüne düşündüreceğini, yine kendi ailelerindeki konumlarına göre üzgün, kızgın veya özlem dolu olacaklarını düşünüyorum.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR