ECE DİZDAR: "TİYATRO, ÇOK UZUN YILLARDIR HAYATIMIN ORGANİK BİR PARÇASI GİBİ"

Zorlu PSM %100 Studio'da geçtiğimiz sezondan bu yana kapalı gişe oynayan ve Ingmar Bergman’ın aynı isimli eserinden uyarlanan Evlilikten Sahneler üzerine Ece Dizdar'la bir araya geldik.

Öncelikle merak ettiğim bir şey var: Oyunculuk ve çevirmenlik çok farklı iki kavram gibi gözükse de ikisinde de yaratıcılık ortaya çıkan şeyde fark yaratmanı sağlıyor. Bu anlamda kendini bu iki alanda nasıl hissediyorsun? Çevirmenlik meslek olarak gördüğüm bir alan değil tam olarak, zamanında okutmak ve oynamak istediğim metinlerin çevirilerini bulamadığım için kendim çeviririm mantığıyla hayatıma giren bir uğraştı. Sonraları kendim de oyuncu olduğum için ve sadece tiyatro metni çevirdiğim için metne sadık kalsam da oyun alanı ve oyun diline uyarlayarak çevirdiğimi fark ettim ve bu ikisi arasında bir korelasyon oluştu.

Uzun yıllardır yerli ve yabancı birçok yapımda, oyunda yer almış biri olarak, buraları hem deneyimlemiş hem de gözlemleme şansın oldu. Tiyatronun sana, ruhuna kattığı duyguları biraz paylaşır mısın? Tiyatro hayatımda neredeyse kendimi bildim bileli var. 1995’de çocukken amatör, 2001’de profesyonel olarak hayatıma girdi. Kendimi bir oyunum olmadan hatırlamıyorum. Her kış bir omurga plan gibi benim için. Önümdeki aya baktığımda ayın neresinde oyunum var. Bu ay kaç oyunum var, ilk bunlar gelir aklıma. Ya da bir kaza geçirdiğimde ya da hasta olduğumu fark ettiğimde ilk aklıma oyunum var, ne zaman oyunum var ilk bunlar gelir. Kayak yapmayı mesela bu yüzden bırakmıştım, ya kış ortası sakatlanırsam diye. Bir şey hatırlamak istediğimde yılları kafamda Eylül’den Mayıs’a yani bizim sezonumuz olan o süre içinde düşünüp ayırırım. “Altın ejderha oynadığım sene yani şu yıl olmalı…” gibi. Hayatımın nasıl organik bir parçası olduğunu bilemiyorum ki başka türlü nasıl anlatırım.

Çevirmen kimliğinin ortaya çıkmasında seni motive eden şeyler nelerdi? Keşke ben çevirseydim dediğin bir metin, kitap veya oyun var mı? Ben tiyatro metinleri dışında eser çevirmiyorum aslında. Tek motivasyonum çok sevdiğim modern İngiliz metinleri çevirmekti esasen. Benim için son derece pragmatist bir eylemdi. “Gerekiyorsa çeviririm o zaman” gibi… Oynadığım oyunları çevirmiş olmayı istiyorum açıkçası. Çevirmeni ben olmasam da kesinlikle üstünden geçmek isterim.

Geçtiğimiz yıldan bu yana Zorlu PSM %100 Studio’da sahnelenen Evlilikten Sahneler’de seni hem sahnede izliyoruz, hem de çevirmen kimliğinle görüyoruz. Bu hikaye nasıl başladı, biraz bahseder misin? Ingmar Bergman’a özel bir hayranlığın var mı? Bergman’a özel bir ilgim vardı ve bu konuyu çok çekici buluyordum. Kayhan’la bir şey yapmak istiyorduk. Biraz bekledik, konuştuk düşündük ve bu oyun için yola çıktık. Pandemiden ve setlerden dolayı çok durup kalksak da, uzun bir döneme yayılsa da hayatlarımıza çok kalıcı olarak kazındı bu oyun gibi düşünüyorum. Yıllarca da bizimle olur.

Canlandırdığın Marianne karakteriyle aranda bir bağ olduğunu hissediyor musun? Neredeyse iki yıldır hayatında olan bir karakter olduğunu varsayarsak, sana bir şeyler kattığını veya hayatında bir şeyler değiştirdiğini söyleyebilir misin? Mesleki anlamda beni olgunlaştırdı bence Marianne’i oynamak. Uzun ve derin bir metin. Kadının değişiminde sayısız vites var. Onları gerçekçi bir yerden bulabilmek çeşitlendirmek ve zenginleştirmek çabası beni mesleki anlamda olgunlaştırdı bence. Marianne’le hiç ortak yanım yok, sıfır.

2021’de Hagai Levi’nin yönetmenliğini üstlendiği HBO yapımı Evlilikten Sahneler’i mutlaka izlemişsindir. Ilk tepkini ve izlediğin anları hatırlayınca aklına neler geliyor merak ediyorum. Bergman’ın metnindeki cinsiyet rollerini tersine çevirerek işlemiş bir yorum. Oyuncuları çok sevsem de, Bergman’ın orijinal metniyle hedeflediği şeylere haksızlık olmuş gibi hissettim ilk izlediğimde. Bergman’ı da geniş bir çerçeveden bakınca biraz cinsiyetçi bulmakla beraber anlattığı hikayenin hakkı orijinal metninde derim.

Son olarak 24. Afife Jale Ödülleri’ndeki adaylığından dolayı seni tebrik ediyoruz. Yeni yıl yaklaşırken seni ne gibi planlar bekliyor? Teşekkür ederim. Görülmek mutluluk verici. Yeni bir diziye başlıyorum ve ayrıca, senenin hemen başında kendim yazıp çekeceğim bir kısa filme hazırlanıyorum. Çok heyecanlı yeni bir süreç olacak benim için.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR