touché’de sergileyeceğiniz “Ustaların İzinde 25 Yıl” projeniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
İlk albümüm “Beni Ellere Verdin” in üzerinden 25 yıl geçmiş. Benim gibi müziğin içine doğmuş bir şarkı yazarı ve film müziği bestecisi için özellikle müziğe başladığı yıllarda dinlediği, ilham aldığı kişiler çok önemli; çünkü bu isimler sizin kalitenizi, yapacağınız müziği ve duruşunuzu belirliyor. Eserlerinizde onların izleri yer alıyor ve şanslıysanız siz de yeni nesiller üzerinde bir iz bırakıyorsunuz.
“Ustaların İzinde 25 Yıl” projesinde The Beatles’tan MFÖ’ye, Barış Manço’dan Sezen Aksu’ya çocukken dinlediğim önemli şarkı yazarlarının eserlerini hem de İspanya’dan Latin Amerika’ya bir çok ülkenin ekranlarında yayınlanan sevilen bestelerimi seslendireceğim.
Size göre 25 yıllık müzik kariyerinizin unutulmaz anları neler?
Şimdi geriye dönüp baktığımda daha bir kaç aydır gitar dersleri alan heyecanlı bir genç müzisyenken rahmetli Melih Kibar’la AKM’de sahnede çalmak, Melih Abinin çaktırmadan bana çalacağım akorları şarkı esnasında söylemesi.
Myths & Monsters adlı dizi ile Netflix Amerika’ya müzik yapan, ilk Türk besteci olmam.
Latin Amerika’lı çocukların dizilerden şarkılarımı Türkçe olarak ezberlemesi ve söylemesi.
Miami’de yapılan Turkish Drama Gala’ya ve Latinlerin haberlerine davet edilmem ve röportajlarda beni “En Başarılı Türk Dizilerinin Arkasındaki Ses” olarak tanıtmaları, yıllar önce hayalini kuramayacağım şeyler.
Sahne performansınızda ne gibi öğelerden besleniyorsunuz?
Ben bir konsere gittiğim zaman eğer sanatçı, şarkıların yanı sıra seyirci ile konuşuyorsa, kariyerinden ve hayatından bir şeyler anlatıyorsa o konserde daha çok eğleniyorum. Zaten şarkıları albümden de dinlerim. Konserlerimde dinleyicimin ilgisini çekecek anılar, kimsenin bilmediği hikayeler anlatmak ve onları güldürmek hoşuma gidiyor.
