RİŞE ÖZKAN İLE KISA BİR SOHBET: MÜZİK VE YAŞAM ARASINDA BİR YOLCULUK

10 Şubat akşamı, İstanbul'un ünlü caz mekanlarından biri olan touché'de sahne alacak olan Rişe Özkan Quartet, dinleyenlere unutulmaz bir caz deneyimi yaşatacak.

Rişe Özkan'ın zengin müzik geçmişi ve hayatına dair ilginç hikayesi, hem kariyerinde bir dönüm noktası olarak nitelendirilebilecek müzikle yeniden buluşma hikayesi, hem de klasikle caz arasında kurduğu eşsiz denge ile dikkat çekiyor.

İstanbul Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra uzun yıllar kurumsal iletişim alanında başarıyla kariyer yapmış olan Rişe, müziğe olan aşkını hiçbir zaman kaybetmemiş. Klasik piyano ve şan eğitimini genç yaşlarda almaya başlayan Rişe, müzikle olan bağını hiç koparmamış, ancak iş dünyasındaki yoğun tempo onu müzikle ilgili hayallerini gerçekleştirmekten uzaklaştırmış.

Ancak hayatın sürprizleri her zaman mümkündür. 2013 yılında, İstanbul'da başlayan yoğun bir caz programı, Rişe'nin müziğe olan tutkusunu yeniden alevlendirdi. Berklee mezunları tarafından başlatılan bu program, onun için müzikle dolu bir yolculuğun kapılarını araladı. Bu dönemde caz vokal teknikleri ve repertuvar üzerine aldığı özel derslerle yeteneklerini daha da geliştiren Rişe, 2015 yılında kendi quartet'ini kurarak müziğe dair hayallerini adım adım gerçekleştirmeye başladı.

Rişe Özkan'ın müzikle olan bu yeniden buluşması sadece bir kariyer değişimi değil, aynı zamanda yaşam tarzında da radikal bir dönüşüm anlamına geliyor. Onun hikayesi, müziğe olan tutkusunun, geçmişteki kariyer zirvelerinden vazgeçmeye cesaret ettiği anlarda gerçekleşen bir dönüşüm öyküsü. 2017 yılında Amerika'da William Paterson Üniversitesi'nde Caz Vokal Performans Yüksek Lisans programına katılarak bu dönüşümü daha da derinleştiren Rişe Özkan, hocaları arasında Sheila Jordan, Bill Charlap, Nancy Marano ve Aaron Goldberg gibi usta müzisyenlerle çalışma fırsatı buldu.

Şimdi, Rişe Özkan Quartet olarak İstanbul'un çeşitli konser mekanlarında sahne alacak olan grubuyla dinleyenlere cazın zengin dünyasını keşfetme fırsatı sunuyor. Rişe’nin müzikle yeniden buluşma hikayesi, mücadele dolu ama bir o kadar da ilham verici bir serüveni içeriyor. Kariyerine ve tutkusuna adanmış bir yaşamın, her yaşta gerçekleşebilecek bir müzikal dönüşümün simgesi haline gelenlerden biri olan Rişe Özkan’ın grubuyla birlikte 10 Şubat akşamı, touché'de gerçekleştireceği konser, onun müziği ve yaşamı arasındaki bu eşsiz dengeyi keşfetmek isteyenler için bir fırsat sunuyor.

Kendisiyle touché sahnesinde gerçekleşecek olan Rişe Özkan Quartet performansı öncesinde, kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Bu kısa sohbette Rişe’nin müziğe olan tutkusunu, kariyer değişimini ve cazın derinliklerine olan yolculuğunu konuştuk.

Müziğinizi icra ederken en önem verdiğiniz şey nedir?

Bir öğretmenim "Sahnen bittiğinde seyirci seni daha iyi tanıyorsa, o iyi bir performanstır” demişti… Sanırım benim için en önemli şey beni dinlemeye gelenlere açılmak, dokunmak, onlara hikayemi aktarabilmek… Çünkü parçaları siz yazsanız da, yazmasanız da, onlar sizin seçiminiz, sizden bir şey anlatıyorlar.

Sonra kendi performansımı değerlendiriyorum. Bir duyguyu aktarabilmek için enstrümanınıza hakim olmanız, onu nasıl kullanacağınızı bilmeniz çok önemli. Her geçen gün daha iyi bir vokalist, daha iyi bir müzisyen olmanın peşindeyim.

Ve tabii sahnedeki müzisyenler olarak uyum ve keyif içinde çalmamız çok önemli. Bizde keyif yoksa, dinleyicinin keyif alması imkansız.

Projelerinizde size neler ilham veriyor, üretim süreciniz hangi aşamalardan geçiyor?

İlhama hep açık olmayı diliyorum esas olarak; bu dinlediğim bir müzik, okuduğum bir kitap, konuştuğum birisi, izlediğim bir film olabiliyor, bazen bir çocukla oynarken de bir fikrin ucunu yakalayabiliyorum.

O fikri hayata geçirmek içinse, çok yoğun bir dinleme yapıyorum, dinlediklerimi içselleştirebilmek için çalışıyorum, ardından tercihlerimi belirliyorum. Sonrası müzisyen arkadaşlarımla prova ve sahne!

Sheila Jordan, Bill Charlap, Nancy Marano ve Aaron Goldberg gibi müzisyenlerle çalışma fırsatı bulmak müziğinizi nasıl etkiledi?

Aşık olduğum müziği öğrenmeye bu işin merkezinde, çok iyi bir okula gittim. Başka ustalarla da çalışma fırsatı buldum ama bu dört isim gerçekten beni müzisyen olarak şekillendirdi ve her geçen gün şekillendirmeye devam ediyor. Caz biliyorsunuz bir dil olarak düşünülür. Öncelikle bu dili anlayışımda bir sıçrama oldu, önümde çok geniş bir vizyon açıldı, kendimi geliştirmem gereken alanları, bunların yöntemlerini gösterdiler… Çıtayı çok yükseğe koydular, aynı zamanda cesaret verdiler. Hala hepsiyle temastayım ve onlara minnettarım.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR