FRANSIZ MÜZİK SAHNESİNİN ÖZGÜN İSMİ FELLINI FÉLIN İLE İSTANBUL KONSERİ ÖNCESİ RÖPORTAJ

Fellini Félin, ilk kez İstanbul’da sahne almaya hazırlanıyor. Oddy albümünün birinci yılına denk gelen bu konser öncesinde sanatçıyla müziğinin yaratım sürecini, Fransız sahnesine bakışını ve tek kişilik projesinin ona kattıklarını konuştuk.

Oddy albümünüz tam da İstanbul konserinizin gerçekleşeceği dönemde birinci yaşını dolduruyor. 4 Ekim 2024’te yayımlanan ve Bandcamp üzerinden dijital olarak da dinlenebilen, ayrıca plak formatında satışa sunulan bu albümünüz hakkında konuşmak isteriz: Oddy’nin sizin için anlamı nedir? Yaratım süreci nasıl bir döneme denk geldi?

Oddy, uzun bir çalışma döneminin ürünü. Bazı demolar on yıldan uzun süredir vardı. Yirmili yaşlarımda, Bordeaux ile Berlin arasında çalışmaya başladım ve şu anda yaşadığım Marsilya’da bitirdim. O dönemde, bu şarkıların hepsini istediğim şekilde tamamlayamıyordum. Prodüksiyon, miksaj, yazım vb. konularda hâlâ çok fazla eksiğim vardı. Bu üçüncü albüm, müzik sektöründeki ilk on yılımın sonunu işaret ediyor.

Oddy albümünüz, sofistike elektronik unsurları dans edilebilir ritimler ve rock müzikle harmanlayan atmosferik yapısı ve duyusal zenginliğiyle dikkat çekiyor. Bu albümü yaratırken sizi en çok etkileyen duygular veya hikâyeler nelerdi?

Diyelim ki müzik ve sözler hayatımın aynı dönemlerinde ortaya çıkmadı. Müziği; kutlamalarla, enerjiyle ve bolca karşılaşmalarla dolu, coşkulu bir dönemde spontane olarak besteledim. Sözleri ise daha sonra, daha içe dönük ve yalnız bir dönemde yazdım. Bir bakıma, sözler müziği bestelediğim yılların muhasebesini yapıyor.

Albümünüz Oddy’i diğer release’lerinin dışında Bandcamp üzerinden satın alınabilen şekilde plak formatında da yayımladınız. Analog bir formatın dinleyiciyle kurduğu bağı siz nasıl yorumluyorsunuz?

Açıkçası, müziğin fiziksel formatına çok fazla önem atfetmiyorum; yine de bunun içinde, özellikle plakta, biraz büyülü bir şey olduğunu kabul ediyorum. Ancak bazen fazla soyut kalan bir işe somut bir form kazandırmanın önemli olduğunu düşündüm — özellikle de yakınlarım ve beni takip edenler için.

Eserlerinizi tamamen kendi alanınızda, %100 öz prodüksiyonla keşfedip bestelemek; insana kendini bir “one man band” gibi hissettiriyor mu? Bu süreç sizin için nasıl bir özgürlük ya da sorumluluk getiriyor?

Yalnız olmak bana tam bir özgürlük veriyor. Ancak bu özgürlük bazen bunaltıcı, hatta ters etki yapıcı olabiliyor. Bu yüzden kendinize sınırlar koymak önemli. Müzik üretiminin her aşaması beni büyülüyor ve olabildiğince kişisel bir sonuç elde etmeyi seviyorum. Yine de kişisel olmak her zaman daha iyi olmak anlamına gelmiyor…

Fransız müzik sahnesini biz de çok beğenerek ve yakından takip ediyoruz. Siz bu sahnede kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Sizce Fransız indie/elektronik sahnesinin en güçlü ve özgün yönleri neler?

Kendinizi bir akımın içine yerleştirmek zor. Benim açımdan bakıldığında, kendimi biraz kenarda hissediyorum. Ama Spotify istatistiklerine baktığımda, her şey beni yurt dışına da açılan bir Fransız elektronik pop sahnesine ait gösteriyor. Aslında bu sahnenin en dikkat çekici yanı, bence, Anglo-Sakson popunun kodlarını sakarca taklit etmeye çalışırken (burada kendimden bahsediyorum) sonunda kendi tarzını yaratmış olması. Samimi, biraz karikatürize ama çok dokunaklı.

İstanbul’daki dinleyicilerinizle ilk kez buluşacağınız bu konser sizin için ne ifade ediyor? İstanbul konseri, kişisel ve müzikal hikâyenizde nasıl bir yere sahip olacak sizce?

Çok basit: Bu, yedi yıldan uzun bir süredir yurtdışında tek başıma vereceğim ilk konserim olacak!

Son olarak; Fellini Félin’i daha önce hiç dinlememiş birine kendinizi ve müziğinizi tek bir cümleyle nasıl tanımlardınız?

Melankolik ama ışıldayan bir elektronik pop.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR