Türk pop müziğinin zarif ve efsanevi ismi Erol Evgin, 30 Ocak'ta Turkcell Sahnesi'nde unutulmaz bir konserle hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Çok yönlü kariyeri, sahneye olan tutkusu ve disiplinli yaşamıyla yıllardır örnek alınan Evgin, müzikten mimarlığa uzanan ilham verici hikâyesini ve yeni nesil sanatçılara tavsiyelerini bizlerle paylaşıyor.
Kariyerinize baktığımızda, mimarlık, müzik, oyunculuk ve sunuculuk gibi farklı disiplinlerden beslenerek çok yönlü bir sanatçı kimliği oluşturduğunuzu görüyoruz. Bu kadar çeşitli alanlarda birikim yapmak sanat kariyerinize nasıl bir katkı sağladı? Farklı meslekler ve ilgi alanlarından beslenmek, sanatınızı şekillendirirken size nasıl ilham verdi?
Çocukluğumdan beri ünlü bir ses sanatçısı olmayı hayal ediyordum. Ailem ise “Kolunda bir altın bilezik olsun” diye tıp, hukuk, mühendislik gibi o yılların gözde mesleklerinden birinde eğitim almamı öğütlerdi. Resmim iyiydi. Ailem mimarlık eğitimi almamı önerdi. “Mimarlıkta bir sanattır, yanı sıra müzik de yaparsın” dediler. Gerçekten mimarlık susmuş bir musikidir. Aslında tüm sanatlar birbiriyle ilişkilidir. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, bugünkü adıyla Mimar Sinan Üniversitesi sınavlarını kazanıp, Yüksek Mimar olarak mezun oldum. Mimarlığı da çok severek yaptım. Mimarlıktaki analiz-sentez ve tasarım metotlarını müziğimde uyguladım. Sahne sanatlarının da bir bütün olduğunu düşünürüm. Sunuculuk, oyunculuk da bende bu bütünün birer parçası oldular. Tabii iyi hocalar ve usta yönetmenlerle çok yoğun çalışarak oluştu bu bütünlük.
Ayrıca 25 yıldır resim yapıyorum, sık olmasa da zaman zaman resim sergileri açıyorum. Tüm bu farklı işlerin ortak paydası sanat ve yetenek olduğu için severek çalışıyorum. Bir işte yorulunca dinlenmenin en iyi yolu başka bir işle meşgul olmaktır. Ben de öyle yapıyorum.
Sizi her dönem izleyicilerin gönlünde bu kadar sağlam tutan sırrınız nedir?
İşimi severek yapmak, dinleyicime ve izleyenime sonsuz saygı ve sevgi duymak.
Uzun müzik kariyerinizde unutamadığınız, sizi en çok etkileyen an hangisiydi?
1976 yılı sonunda “İşte Öyle Bir Şey” ve “Sevdan Olmasa” ile o yıl verilen tüm söz, beste ve yorumcu ödüllerini Çiğdem Talu ve Melih Kibar‘la birlikte almamız.
Oğlunuz Murat Evgin ile birlikte gerçekleştirdiğiniz projeler büyük beğeni topladı. Aile ile yapılan sanat üretiminin sizin için anlamı nedir?
Murat’ın da meslek olarak müziği seçmesi beni mutlu etti. Yurt içinde ve yurt dışında “Baba-Oğul” şarkısı ile konser turnesi yapmıştık. Son dönemde Murat dizi müzikleri yapıyor. Yurt dışına ve Netflix Amerika’ya işler yaptı. Bir baba olarak Murat’ın, başarılarıyla gurur duyuyorum.
Sahnede dinleyicilerle kurduğunuz etkileşim her zaman çok güçlü oldu. Bu konseriniz için özel olarak planladığınız bir anlatı veya hikaye var mı?
Hikaye ekmek kadar değerlidir. Konserlerimin genel bir konsepti oluyor. Öncesinde iyi bir hazırlık, prova ve soundcheck’ten sonra seyircimle buluşunca her şey su gibi akıp gidiyor. Ben ve çok değerli orkestra arkadaşlarım kendimizi o akışa bırakıyor ve müzikseverlerle birlikte biz de eğleniyoruz. Tabii bu akışın seyirciden gelen maceraya açık yanları da oluyor. Birlikte gülüyor, ağlıyor, duygulanıyoruz, coşkulu bir etkileşim oluyor, 2 saatin sonunda müthiş bir rahatlama yaşıyoruz hep birlikte.
Kariyeriniz boyunca sadece müziğinizle değil, zarafetiniz, disiplininiz ve sanatınıza olan bağlılığınızla da pek çok sanatçıya ilham verdiniz, örnek oldunuz. Bildiğimiz kadarıyla hala her sabah erkenden ofisinize giderek üretkenliğinizi sürdürüyor, bu disiplini bir yaşam tarzı haline getiriyorsunuz. Bugünün yeni nesil sanatçılarına kendi yolculuklarını şekillendirirken hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Sizce başarının ve kalıcılığın sırrı nedir?
Teşekkür ederim. Disiplin sertlik değil, kurallar bütünüdür. Disiplin ve çalışma her branşta olduğu gibi sanat yaşamında da fark yaratmanın kurallarındandır. Genç sanatçı kardeşlerime en önemli tavsiyem umudunuzu hiç yitirmeyin! Zor bir yoldur sanat. İşinize odaklanın, çok çalışın, işinizi iyi yapın, kendinize ve işinize inanın. İnanırsanız inandırabilirsiniz insanları. Umudunuzu yitirmeyin, yılmayın, vazgeçmeyin.
30 Ocak'ta Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek konseriniz için izleyicileri nasıl bir gece bekliyor?
Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde konser vermek her zaman heyecan vericidir benim için. 30 Ocak akşamı da müzikseverlere unutamayacakları güzellikte bir konser sunacağız.
Konser repertuvarınızda Türk pop müziğine damga vurmuş şarkılarınızın yanı sıra, izleyicilere sürpriz yapacak farklı içerikler var mı?
Tabii ki sürprizlerimiz olacak. Bu vesile ile Türkiye’nin bir numaralı ve dünyanın önde gelen gösteri merkezlerinden biri olan Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ni bize kazandıran, başta değerli dostum Ahmet Nazif Zorlu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürler ederim. 2025 yılının ilk ‘‘Erol Evgin Konseri’’ ne müzikseverleri bekliyorum.