Modeselektor, Berlin’in yaratıcı atmosferinden çıkıp dünyaya elektronik müziği yeni bir solukla tanıtan ikili olarak, 2000’lerin başından bu yana sahnelerdeki güçlü varlıklarını sürdürüyor. Gernot Bronsert ve Sebastian Szary'nin yaratıcı yolculukları, Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından başlarken, kült haline gelmiş albümleri ve görsel kimlikleriyle müzik dünyasında benzersiz bir yer edinmelerini sağladı. İkilinin uzun yıllardır süren başarılı kariyerlerinin yanında, kurdukları Monkeytown Records etiketiyle de birçok yetenekli sanatçıyı keşfederek müzik sahnesinde iz bıraktılar. Bu röportajda, Modeselektor'un müzikal yolculukları, yeni projeleri ve yaklaşan Sónar İstanbul performansları hakkında konuştuk. Mayıs ayında İstanbul’da, Sónar İstanbul’da izleyicileriyle buluşacak olan Modeselektor, şehrin tarihi atmosferinde elektronik müziğin derinliklerine inip unutulmaz bir performans sergileyecek.
Berlin Duvarı’nın yıkılmasının hem hayatınızda hem de kariyerinizde önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz. İkiniz de duvarın Doğu tarafında büyüdünüz. Modeselektor’un ilk günlerinden bugüne, bu yetişme tarzınız ve Batı dünyasına aniden açılan kapılar yolculuğunuzu nasıl şekillendirdi?
Biz, herkesin birbirine yardım ettiğine, her şeyin herkesin eşit şekilde paylaştığına ve bilgimizi kibirden uzak bir şekilde paylaştığımıza inanarak büyüdük. Tabii ki, GDR (Doğu Almanya) sisteminde bunun büyük bir kısmı gerçeği yansıtmıyordu, ancak biz yine de güçlü bir topluluk duygusuyla şekillendik. Aynı zamanda, toplumun adeta kilit altında tutulduğu bir dünyada büyüdük. Genel olarak bakıldığında, oldukça çelişkili bir deneyimdi. Ancak biz iyiliğe inanmayı ve sanatın gerçek iletişimin tek yolu olduğunu öğrendik.
Sizden en son 2021’de bir albüm duymuştuk. O dönemde pandeminin etkilerini, kendinize özgü rave, IDM, dubstep ve diğer türlerle harmanlamıştınız. Yeni bir şeyler üzerinde çalışmaya başladınız mı, yoksa henüz böyle bir planınız yok mu?
Evet, oldukça meşguldük. 2022’de Moderat ile More D4ta albümünü yayımladık ve turneye çıktık. 2024’te ise Szary, ilk solo albümü Datei’yi yayımladı. Bu albümde, More D4ta sürecinde edindiği deneyimleri işledi. Gernot ise zamanını, Johnny Klimek ile birlikte Netflix dizisi Kleo’nun iki sezonunun müziklerini yapmak için kullandı. Ayrıca Alman prodüksiyon ikilisi Kitschkrieg ile yeni bir proje olan Kitschselektor’u kurdu ve 2025’te Riverhouse adlı bir albüm yayımlayacak. Bu albümde yalnızca Jamaikalı sanatçılar yer alıyor.
Bunun yanı sıra, kendi yaptığımız birçok remixin ve harika müziklerin yer aldığı bir DJ set hazırladık. Ayrıca, dünyadaki en ünlü DJ mix serilerinden biri için üç özel parçadan oluşan bir EP yaptık… Ancak henüz resmi olarak duyurulmadığı için daha fazla detay veremiyoruz. Kısacası, 2025 Modeselektor için epey heyecan verici olacak!
Biraz da Monkeytown Records’tan bahsedelim mi? 2011’de kendi plak şirketinizi kurdunuz ve elektronik müzik sahnesinin birçok önemli ismi kariyerlerine sizinle yayımladıkları albümlerle devam etti. Modeselektor olmanın yanı sıra bir plak şirketi sahibi olmak nasıl bir his?
Bu oldukça karmaşık bir durum. Hem sanatçı hem de plak şirketi sahibi olmak kolay değil. Bir plak şirketi yönetmek hâlâ büyük bir meydan okuma. Ama biz yeni müziklere, iyi müziklere bir alan sunmayı seviyoruz. Son dönemde yayımladığımız işleri biraz azalttık ve şu anda kendimizi yeniden organize ediyoruz. Bunu birkaç yılda bir yapmak gerekiyor, yoksa körelirsiniz—ve bundan daha kötüsü olamaz.
Modeselektor ve Apparat’ın, Berlin elektronik müzik sahnesinin en bilinen ve ilham verici isimlerinden olduğunu söylemek abartı olmaz. Sizi yıllardır hayranlıkla takip ediyoruz – sadece Modeselektor olarak değil, ortak projeniz Moderat ile de. Üzerine çalıştığınız her işte başarıyı yakalamanızın sırrı nedir?
Adanmışlık.
Sizi Mayıs ayında Sónar kapsamında İstanbul’da izleyeceğiz. Sónar ve yaklaşan İstanbul performansınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İstanbul’u ve oradaki insanları çok seviyoruz! Harika bir kültüre ve tarihe sahip muhteşem bir şehir! Sónar, uluslararası müzik sahnesinin önemli bir parçası ve biz de orada kendi dünyamızı büyük bir halı gibi önünüze sermek için sabırsızlanıyoruz. Sadece kısa bir an için bile olsa, bolca eğleneceğimiz kesin!
RÖPORTAJ: Ant Arın Şermet ÇEVİRİ: Onur Yazıcı