MEY|DIAGEO GENEL MÜDÜRÜ LEVENT KÖMÜR İLE PSM ATÖYLE HAKKINDA

Zorlu PSM'nin tiyatroya yeni yetenekler kazandırmayı ve sektörün sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı amaçlayan projesi PSM Atölye’nin sponsoru; MEY|Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, marka-sanat-toplum ilişkisi ve PSM Atölye hakkında sorduğumuz soruları cevapladı.

Mey|Diageo, iş dünyasında öncü bir rol oynayarak yıllardır kültür ve sanata destek vermektedir. Bu yıl da amaçlarından biri tiyatroya yeni yetenekler kazandırmak ve sektörün sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı amaçlayan PSM Atölye'nin sponsoru oldunuz. PSM Atölye'ye verdiğiniz destek ile hedefleriniz nelerdir?

Öncelikle kendimizi sorumlu bir sosyal kurum olarak görüyoruz ve bu yüzden özellikle sanat, tarım ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yapmanın ötesine geçip örnek alınan, başka şirketler tarafından da tekrar edilen adımlar atmak istiyoruz. Başta Zorlu PSM olmak üzere ülkemizin önde gelen sanat girişimleriyle omuz omuza vermemizin, onlar için önemli bizim için de anlamlı projelerinde ortaklık yapmamızın sebebi bu.

PSM Atölye, bizim için iki açıdan anlamlı. İlk sebebi; “Yeni”. Bizim sahip olduğumuz en değerli markamızın ve mirasımızın adı. “Yeni” yeteneklere el uzatan bir projeye daha çok yakışan bir marka olamazdı. İkinci sebep ise; biz sürdürülebilirlik olgusunu bütünsel bir yaklaşımla ele alıyoruz. Örneğin; sürdürülebilirlik raporumuzda sanat başlığı yer alıyor. Bu proje de ülkemizde sanatın sürdürülebilirliği açısından önemli bir girişim…

Mey|Diageo markası olarak kültür-sanatı destekleyerek gençlerin ve yeni nesillerin sosyalleşmesini misyonunuz haline getirdiniz. Sahne sanatlarından biri olan tiyatro size göre neden önemlidir ve markanız için nasıl bir değer taşımaktadır?

Bizim misyonumuz, bu toprakların sevincini de hüznümü de paylaşmak. Yani sosyalleşme mirasını yenileyerek sonraki nesillere aktarmak. Sevinç ve hüzün deyince insanın aklına tiyatronun sembolü olan gülen ve ağlayan yüzlü maske geliyor hemen. İşte tiyatroyu şirketimizle böyle ilişkilendirebiliriz. Bir de tabii, tiyatro sanatçılarına ve tiyatro severlere bir nevi borç ödeme olarak da görebiliriz. Biz bu sorumluluğu sadece tiyatroda değil, bütün sanat dalları için hissediyoruz. Örneğin; rakıyla ilgili inovasyonlarımızı hayata geçirdiğimiz Alaşehir’de bulunan Yenilikhanemiz’de Refik Anadol’un bir eserini sergiliyoruz ya da en değerli markamızın şişesini incelediğinizde orada da sanata saygı duruşumuzu gözlemleyebilirsiniz. Çünkü belki de tarihin hiçbir döneminde sanata bu kadar ihtiyaç duyulmamıştı. Bu yüzden, hem bireysel hem de kurumsal olarak hepimizin bilim, sanat ve hayallerden beslenen bir umut ortaya koymak zorunda olduğumuza inanıyoruz. Mey|Diageo olarak, bizlere umut verenlere yani; sanatçılara ve sanata destek vermeye çalışıyoruz. Kültür-sanata verdiğimiz desteğin arkasındaki felsefe tam olarak bu…

Bizim tüm çalışmalarımızın ardından büyük bir iddia var: “Başka bir şirket mümkün!” Biz “Sanatı destekleyen, tüm canlıların haklarını savunan bir şirket mümkün!” diyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’nin kültür-sanat hayatına 10 yıldır yön vermeye devam eden Zorlu PSM’nin düzenlediği "Atölye" programının tek kurumsal sponsoru olmaktan ve kültür-sanatın sürdürülebilirliğini desteklemekten gurur duyuyoruz. Projeye verdiğimiz destekle amacımız; tiyatroya yeni yetenekler kazandırılmasına, katılımcıların yetkin ve donanımlı hale gelmeleri hedefine destek olabilmek.

Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında da birçok sanat projesine destek verdiğiniz bilinmektedir. Sizce Türkiye ve Avrupa kültür-sanat alanında daha fazla gelişim göstermek ve potansiyellerini daha iyi kullanmak için ne gibi adımlar atılmalıdır?

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında atılan adımların kendileri olmasa da felsefeleri yeniden hayata geçirilebilir. Bunlara örnek olarak; genç sanatçılara eğitim ve ufuklarını genişletme imkanları sunulması, bürokrasinin sanata olan ilgisinin artırılması, sanat icra edilebilecek mekanların sayısının devlet eliyle artırılmasını sayabiliriz.

Hayatınız boyunca en etkilendiğiniz tiyatro oyunu ve bu oyunda size ilham veren oyuncu kimdi?

Bu sorunun cevabını Nazım Hikmet retorik olarak vermiş aslında: “Henüz izlememiş olduğum oyun ve seyretmemiş olduğum oyuncu”. Ama bu biraz kaçamak bir cevap olacağından sorunuza şöyle cevap verebilirim; Türkiye’ye geçici görevle gelen bir arkadaşım benden roman, müzik, sinema ve tiyatro eseri gibi tavsiyeler istemişti. Amacı bizi daha iyi anlamaktı. Ona sorusunun tiyatroyla ilgili kısmı için şu cevabı vermiştim: “Mutlaka Ferhan Şensoy’u anla, Keşanlı Ali Destanı’nı oku/seyret, Haldun Dormen’le tanış.” Onun dışında benim için en iyi oyun ve oyuncu; o an seyrettiğim oyun ve oyuncudur. Tiyatro zaten başlı başına etkileyici bir sanat, bu sebeple tiyatronun “en”leri olduğunu düşünmüyorum.

PSM ATÖLYE LEVENT KÖMÜR
BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR