FEDERICO ALBANESE VE FİLM ŞERİTLERİYLE AKAN PİYANOSU

Federico Albanese, tane tane yağan piyano melodilerinin yaylı düzenlemelerde eridiği bir müzik sunuyor. Berlin’de yerleşik İtalyan bestecinin, klasik ve elektronik müziğin yakalarını buluşturan üslubunda; psikedeli, ambient, caz ve avangart pop dünyalarından sesler yakalamak mümkün. Bu sesler, zarif ve gevşek el hareketleriyle usulca bir film şeridine sarılırcasına, müzisyenin sinematik tarzında yerlerini bulmakta.

“Bir araya gelen sesleri bulmayı sağlayan bir araç” olarak tanımladığı piyanosunun yanı sıra synth, elektro gitar, bas, klarnet gibi çeşitli enstrümanlardaki yetkinliği, füzyon seslerin müziğinde buluşmasını sağlıyor. Dinleyeni kavrayan yaratıcı derlemeleriyle Federico Albanese; 3 Aralık akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak.

2022’de çıkardığı son uzunçaları “Before and Now Seems Infinite” ile müzisyen, kendimize dair algımızın geçmişle birlikte arap saçına dönmesini ve hafızayı karmaşık işleme biçimlerimizi ele aldığını söylüyor. Albümün kartonetinde, Marcel Proust’un “Geçmişteki şeyleri hatırlamak, onları olduğu gibi hatırlamak anlamına gelmeyebilir.” sözlerine yer verilmesiyle bu anlatının özüne iniyoruz.

Kaydı; daha önce iş birliklerinde yer aldığı Lambert, Sophie Hutchings ve birlikte solo kariyerinin ilk performanslarından birini verdiği Ólafur Arnalds gibi isimleri bir araya toplayan plak şirketi Mercury KX yayımladı. Indie folk’un takip edilesi isimlerinden Marika Hackman “Summerside”, hipnotik vokallerin ustası Ghostpoet ise “Feel Again” ile albüme konuk olmakta.

“Feel Again” parçasına eşlikçi video klibinde, kelimeleri hareketlere çeviren dansçı Giulia Rosso’yu endüstriyel bir mekânda izliyoruz. Klibin yönetmeni Marco Jeannin, projeye bir video art performansı olarak yaklaşmakla hedeflediklerinin, görsel bir şiire tanıklık etme hissini yaymak olduğuna dikkat çekiyor.

Federico Albanese; küçük yaştan beri çaldığı piyano ve klarnete, gençlik yıllarında eklenen gitar ve kontrbas eğitimleri ile kısa sürede Milan yeraltı sahnesinde öncülerden oldu. Çeşitli film setlerinde beş yıl boyunca çalışarak müzik ve imgeler arasındaki güçlü bağı kavraması, sinematik ses dünyasının ilk yapıtaşı denebilir. Her dönem farklı belgesel, kısa film ve reklamlar için besteler yaptı. Jessica Einaudi ile kurdukları iki kişilik avangart pop grubu La Blanche Alchimie ile de piyanonun esas enstrümanı olduğu artık kesinleşmişti.

2014’te yayımladığı ilk solo işi “The Houseboat and the Moon”a yine aynı sene içinde gelen rework versiyonu, elektronik müzikte uzandığı sınırları epey genişletti. Bu rework albümde parçaların; John Lemke, Franz Kirman, Saffronkeira ve Cassegrain gibi müzisyenler tarafından yeniden ele alındı.

En çok ses getiren şarkılarından “By the Deep Sea”nin adını taşıyan 2018 çıkışlı albümünden önce paylaştığı “The Blue Hour”, köklü plak şirketi Berlin Classics’in çağdaş klasik müzik serisi albümlerinde yer alan Neue Meister etiketini taşıdı. Bu dönemle birlikte müzisyen; Womad, Montreal Caz Festivali ve Over the Pond at SXSW gibi dünya çapında festivallerde sahne almaya başladı. 2018’de gerçekleşen XJAZZ festivali ile de İstanbul’a ilk adımını atmıştı.

Kariyerinin en keyifli ortaklıklarından biri, Alman müzisyen Tara Nome Doyle ile oldu. 2021 tarihli “The Moments We Keep” sonrası dönemde müzisyen, “Willmine”, “Meridian”, “Silenzio” ve “Your Trees” gibi çeşitli teklilerle koleksiyonunu genişletmeye devam etti.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR