“Aslında yeniden düşünülmesi gereken şey kadınlık değil erkeklik.”
Emma Bovary, babasının doktoruyla evlenir. Evlilik onun için en yüce romantik hayallere açılan kapıdır; ama çok geçmeden sıkıcı gündelik hayat, korseleri kadar bunaltıcı gelir ona. Daha fazlasını ister: ilgi, sevgililer, varoluşunun ezici boşluğunu dolduracak yeni heyecanlar… Ancak bu yorumda Emma Bovary, hayalperest bir trajedi kahramanı değil, “21. yüzyılın feminist sesi” olarak çıkıyor karşımıza.
Jane Eyre, Anna Karenina ve Mrs. Dalloway gibi kadın mücadelesine mal olmuş edebi karakterleri çağdaş tiyatroyla buluşturmadaki ustalığıyla tanınan Portaceli, “Seyirci artık daha fazla ve daha iyi yazılmış kadın karakterler görmek istiyor” diyerek Emma’nın hayalleri, arzuları ve hayal kırıklıkları üzerinden kadınlığın toplumsal koşullarını inceliyor.
70’e yakın yapımda imzası olan Carme Portaceli ile 2016’dan beri Felemenk Kraliyet Tiyatrosu’nun sanatsal direktörlüğünü üstlenen Michael De Cock, Mrs. Dalloway’den sonra Bovary’de yeniden bir araya geliyor. Uyarlama, Bovary’nin bütün âşıklarını bir kenara bırakıp Charles’la olan ilişkisini merceğe alıyor. Minimalist sahne tasarımı, iki güçlü oyuncunun taşıdığı gerilimli atmosferi katılaştırıyor. Hikâye geçmişe yerleştirilmiyor, karakterler askıda duran bir zamanda salınıyor. İzleyici oyunun her dakikasında kendini karakterlerde tanıyor.
Fransız yazar Gustave Flaubert, Madam Bovary’yi yayımladığında dünya edebiyatına adeta bir bomba düşmüştü. Bir doktorun aldatan karısının intihara sürüklenişi 1856’da öylesine sarsıcı bulundu ki, Fransız toplumuna bir saldırı sayıldı ve mahkeme davasına konu oldu. Flaubert’in modern romanın doğuşunu müjdeleyen kitabından bugüne edebiyat çok yol aldı ama toplumun kadına bakışının ağırlığının değiştiğini söylemek güç.
“Toplumun kadınlara bakış açısı hâlâ adil değil. Annelik yükümlülüklerini tam yerine getirmeyen kadın bir ‘canavar’ gibi görülüyor. Tecavüze uğrayan bir kadın her nefesinde masumiyetini haykırmıyorsa ‘zaten bunu istiyordu’ deniyor. Dar eril ve dişil tanımlar, erkekleri de esir alıyor. Bu ataerkil sistemden kimse fayda sağlamıyor.”
—Carme Portaceli