RUHANİ, KOZMİK, FAZLASIYLA ESTETİK: YĪN YĪN

EYLÜL EGE - BANT MAG.

Sunduğu rengârenk müzik yelpazesiyle her edisyonunda heyecanlandıran MIX Festival, sonbaharda bir kez daha Zorlu PSM’ye yerleşecek. 2 - 3 Kasım’da performansını izleyebileceğimiz gruplar arasında Batı Yakası psikedelisi ile Güney Doğu Asya esintilerini funk, disco ve türlü elektronik deneylerle birleştiren Hollandalı dörtlü Yīn Yīn de var. Konser yaklaşırken, grubun kas gevşetici müziğinin ardındakilere göz attık.

Davulda Kees Berkers, basta Remy Scheren, gitarda Erik Bandt ve klavyede Robbert Verwijlen’i buluşturan Yīn Yīn, müziğinde var olan temel bileşenleri “pentatonik ölçekler ve bilinmeyen ses bölgeleri” sözleriyle tarif ediyor.

Hollanda’nın en güneyindeki Maastricht kentinden nasıl oluyor da Tay psycrock’ından Japon Sōkyoku müziği ve City Pop’una uzanan etkilerle filizlenmiş bir ses paleti çıkıyor?

Hollanda’nın en güneyindeki Maastricht kentinden nasıl oluyor da Tay psycrock’ından Japon Sōkyoku müziği ve City Pop’una uzanan etkilerle filizlenmiş bir ses paleti çıkıyor? Yīn Yīn’in doğum yılının 2017 olduğunu gözetirsek, bu erişilebilirlik çağında her şeyin canlı tutulabilen, ortak bir ilgiye baktığını söylemek makul oluyor.

Önce, grubun adının Lady Boys olmasına karar veriliyor ancak bir süre sonra bunun yanlış anlaşılabilme riski, beraberinde fikir değişikliğini getiriyor. Yīn Yīn, evrenin işleyişini her şeyin devamlı dönüşen ve birbirini tamamlayan iki karşıt kutbu olduğuyla açıklayan Çin kaynaklı kuram Yin ve Yang’a atıfta bulunuyor elbette. Dişil ve eril, iyi ve kötü… Peki ya aynılar üst üste gelirse? Berkers’e göre Yīn Yīn bir dengesizlik işi; dengesizlikteki yaratıcılığın müziği.

Kuruluşta yalnızca davulcu Kees Berkers ve multi enstrümantalist Yves Lennertz var. İkisi ilk demoları bir bale okulunun prova odasında kaydedip miksliyor. Bir şarkı yayımlama hevesiyle çıktıkları yolda karşılaştıkları ilgiyle motive oluyor; performans göstermeye başlayınca ekibe basçı Remy Scheren ve klavyeci Robbert Verwijlen’i de katıyorlar.

2019, ilk albüm heyecanının yılı. Cenevre merkezli Bongo Joe Records etiketiyle yayımlanan The Rabbit That Hunts Tigers, daha ziyade Tay tınıları ilhamlarıyla biçimlenmiş şarkılarıyla hem müzik basınının hem de sade dinleyicilerin dikkatini bol miktarda çekiyor.

Hazırlığı COVID dönemine denk gelen ikinci uzunçalar The Age of Aquarius, birden fazla ayrılık ve yeni başlangıcın habercisi. Yīn Yīn artık, Türkiye kökenli Gaye Su Akyol ve Altın Gün gibi grup ve müzisyenleri de kataloğunda barındıran Hamburglu plak şirketi Glitterbeat’le çalışıyor. Ve kadro, bu albümün kayıtlarının ardından değişiyor; Lennertz denklemden çıkıyor, Erik Bandt’ın gitarları giriyor. The Rabbit That Hunts Tigers’a göre Tay etkilerinin azaldığı, daha elektronik ve dans edilebilir tınlayan bu 2022 çıkışlı koleksiyonun adı bir astrolojik fenomenden geliyor; 20 Ocak 2024 itibarıyla içine girmiş bulunduğumuz Kova Çağı’ndan.

Tam da Kova Çağı’na girmeden bir gün önce, 19 Ocak 2024’te yine Glitterbeat Records’tan, Yīn Yīn’in üçüncü albümü Mount Matsu yayımlanıyor.

Belçika kırsalında bir ev stüdyosunda kaydedilen bu uzunçalar, ses karakteri bakımından ilk iki albümün ortasında bir yerde, Khruangbin’le Kraftwerk arasında bir bölgede duruyor Yīn Yīn’e göre. En büyük fark ise gelenekselinden modernine tüm tınılarını kapsayacak biçimde açıkça artan Japon etkisi. Bir de geçmişte büyük oranda Kees Berkers ve Yves Lennertz ortaklığından çıkan bestelerin yerini kolektif üretimin almış olması. Bundan sebep ki tırmanış ima eden bir başlık seçiliyor. Dağın kendisi kurgusal ancak Matsu Japonca’da çam ağacı anlamına geliyor; o kültürde, yeniden doğuş ve geleceğe dair umudu sembolize ediyor. Ekip, bu taze hisleri bize de bulaştırmak üzere pek yakında İstanbul’a geliyor.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR