Zorlu PSM’nin “çok sesli festival” mottosuyla gerçekleştirdiği MIX Festival’in 9. edisyonunda sahnede dinleyeceğimiz Endonezya’nın köklü müziğini Batı’nın ritimleriyle birleştiren Hollanda merkezli Nusantara Beat, diaspora bir müzikal hafızayı günümüze taşıyor. 60’lar rock esintileri ve modern deneysel dokunuşlar, grubun melez tınılarını besleyen unsurlar arasında. Bu çok kültürlü müzikal evren, yalnızca ritmik bir keşif değil, aynı zamanda aidiyet, kültürel aktarım ve ortak hafıza üzerine de güçlü bir anlatı sunuyor.
Müziğin sınır tanımayan yapısının, göç deneyimleriyle birleştiğinde farklı kültürel dokuları bir araya getiren, zengin ve birleşik bir müzikal dünya ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Hollanda menşeili ekip Nusantara Beat, Endonezya’nın kendine özgü müzikal mirasını Batı’nın zengin ses çeşitliliğiyle sentezleyerek bu birleşimin dikkat çekici örneklerinden birini sunuyor. Grup, geçmişin kültürel izlerini çağdaş müzik anlayışıyla yeniden işlerken aidiyet, belleğin sürekliliği ve azınlık kimlikler üzerine özgün bir müzikal dil geliştiriyor.
Bu yaklaşımın temelinde ise, 2021 yılında ortak kökler ve merak etrafında bir araya gelen bir grup arkadaşın başlattığı bir arayış yatıyor. Başlangıçta sahneye çıkmak ya da belirli bir müzikal kimlik inşa etmek gibi bir hedefi olmayan Nusantara Beat’in amacı daha çok Endonezya müziğinin zengin ritimlerini ve özgün melodik yapısını anlamak, birlikte doğaçlamanın sunduğu kolektif deneyimi keşfetmekti. Bu sürecin, yalnızca müzikal bir başlangıç değil, aynı zamanda kültürel belleğin yeniden yorumlandığı ve paylaşılan kimliklerin müzik aracılığıyla birbirine dokunduğu bir alan açtığını Nusantara Beat’in üretimlerinde gözlemleyebilmek mümkün.
Bugün grubun müziğinde hissedilen derinliğin, ilk günlerdeki keşif ruhunun ve arkadaşlık bağlarının sosyokültürel izlerini taşımaya devam ettiği ifade edilebilir.
Nusantara Beat’in müzik dünyası, yalnızca geleneksel Endonezya seslerine yaslanmakla kalmayıp, çok çeşitli bir etkileşim alanından besleniyor. Grup üyelerinin çocukluklarında dinledikleri 60’lar rock müziğinin izlerini hem Batı’ya hem de Endonezya’ya özgü soundlarla birlikte müziklerinde duymak mümkün. Los Angeles ve New York’un soul ile funk’a dayalı zengin mirası ve güncel müzik sahnesinden Glass Beams’in deneysel tınıları, grubun çok katmanlı ses evrenini şekillendiren önemli kültürel etkileşim alanları olarak öne çıkıyor. Her bir üyenin farklı yönelimlerle katkı sunduğu bu kolektif yapı, nihayetinde Endonezya kökleriyle yeniden işlenen ve kültürel bir hafızayı günümüze taşıyan bir ses evreni yaratıyor. Bu bağlamda grup, çoklu kültürel köklerden beslenen bir kimliğin ürünü olarak, göçmenliğin ve aidiyet çeşitliliğinin müzik aracılığıyla nasıl ifade bulduğunu görünür kılıyor: Farklı coğrafyalardan beslenen ritimler, özetle tek bir ortak noktada buluşuyor.
Topraktan Belleğe Nusantara Beat’in Tematik Dünyası
Nusantara Beat’in tematik dünyası, grubun şarkı sözlerinde yaşamın gündelik unsurlarından kültürel belleğe uzanan zengin bir anlatı olarak karşımıza çıkıyor. Başlangıçta repertuarlarında geleneksel şarkılara yer veren grup, bu eserlerde aşk, toprak, insan ilişkileri ve iş birliği gibi zamansız temalara odaklanıyordu. Kendi bestelerini üretmeye başladıklarında ise aynı tematik çizgiyi koruyarak, bu unsurları özgün yorumlarıyla yeniden işlediler. Bu süreklilik, hem gündelik yaşamın somut imgeleri hem de geçmişle kurulan manevi bağın, şarkılarında yan yana var olmasını sağlıyor. Kimi zaman volkan patlamasını içsel bir ateşin ve duygusal taşkınlığın metaforu olarak kullanan grup, kimi zaman da aile, hafıza ve atalarla kurulan bağ gibi temaları öne çıkarıyor. Böylece, gündelik olan ile kültürel olan arasındaki sınırlar, şarkılarında akışkan bir şekilde birbirine karışıyor.
Bu yaklaşımın güçlü örneklerinden biri “Djanger” isimli parçaları. Geleneksel kökleri Bali’ye dayanan bu parça, Nusantara Beat’in yorumunda ritmik enerjisini korurken çağrışım gücü yüksek sözleriyle topluluk ruhunu ve müziğin birleştirici niteliğini öne çıkarıyor. Böylece şarkı, hem kültürel belleğin canlı bir taşıyıcısı hem de sahnede dinleyiciyi ortak bir ritimde buluşturan güçlü bir ifade aracı haline geliyor.
“Kota Bandung” ise, Nusantara Beat’in geleneksel mirasa duyduğu bağlılık ile çağdaş müzikal arayışını bir araya getiren etkileyici bir örnek. 1970’lerin Endonezya klasiğinden esinlenen bu yorum, şehrin kültürel atmosferini ve ortak hafızadaki yerini sahici bir tınıyla yeniden canlandırıyor. Grup, parçayı garage ve surf rock unsurlarıyla besleyerek psychedelik gitar katmanları ve vokalin çağrıştırdığı duygusal yoğunlukla günümüz dinleyicisine taşıyor. Ortaya çıkan ses, hem nostaljiyle örülü bir geçmiş duygusunu hem de kültürel sınırları aşan, melez bir müzikal deneyimi aynı anda hissettiriyor.
Bu yaklaşımın sahnedeki yansıması ise, Nusantara Beat’in canlı performansları. Ekibin sahnedeki varlığı, stüdyo kayıtlarının ötesinde bir enerjiye sahip. Sahne, grubun çok kültürlü müzik dokusunu yalnızca işitsel değil, aynı zamanda bedensel bir deneyime dönüştürdüğü bir alan haline geliyor. Ritmin sürekliliği ve enstrümanlar arasındaki organik geçişler, dinleyiciyi dansa davet ederken, parçalar arasında kurulan akış hem nostaljik hem de coşkulu bir atmosfer yaratıyor. Bu enerjik birliktelik, sahnedeki bir performansın ötesine geçip farklı köklerden gelen insanları müziğin, ortak hislerin aynı potada buluşturduğu bir deneyime dönüşüyor.
Kısacası, Nusantara Beat’in, şarkılarında gündelik yaşamdan sembolik imgeler ve güçlü metaforlar aracılığıyla hem bireysel hem kolektif bir hikâye ördüğü söylenebilir. 14-15 Kasım 2025’te gerçekleşecek “MIX Festival presented by %100 Müzik” kapsamında İstanbul’da sahne alacak olan grup, canlı performanslarında yalnızca bir müzikal deneyim sunmayı değil, dinleyiciyle kültürel bir bağ kurmayı da amaçlıyor. Nusantara Beat’in konserleri, birçok kişi için Endonezya müziğiyle ilk kez tanışma fırsatı yaratırken nostalji ve coşku arasında salınan enerjik bir atmosfer kuruyor. Sahnedeki asıl amaç, paylaşılan bu kültürel dokunun keyifli ve özgür bir müzikal alana dönüşmesi. Bu yaklaşım, dinleyiciyi yalnızca bir müzik dinleme deneyimine değil, kültürler arası bir etkileşim alanına davet ediyor.