KIRMIZI RUJ VE ARSENİK: LUVCAT’IN GİZEMLİ MASALI

Liverpool’dan Sirke Kaçan Kedi

Liverpool doğumlu Sophie Morgan, nam-ı diğer LUVCAT, yarattığı efsanevi geçmiş hikâyesiyle ilk andan itibaren dikkat çekiyor. Biyografisinde, “16. yaş gününün arifesinde Paris’te bir sirke kaçıp, yıllarca tüyler, ipekler ve payetler içinde bir sihirbazın asistanlığını yaptıktan sonra, feci bir sihir numarası ters gidince ortadan kaybolarak bir okyanus treniyle Londra’nın kalbine kaçtığı” anlatılıyor. Elbette bu sınırları belirsiz anlatı, gerçeğin süslenmiş bir versiyonu; Sophie Morgan’ın yaratmak istediği gizemli persona ve eski dönem masalsılığını yansıtıyor.

Gerçekte Sophie, Liverpool’un banliyölerinde büyümüş, çocukluk yıllarından itibaren müziğe tutkuyla bağlanmış genç bir kadın. Sokak müzisyenliği yaptığı bir gün, The Waterboys grubundan bir üye onu "The Whole of the Moon" şarkısını söylerken fark ediyor ve grubun turnesinde sahne alma şansı veriyor. Bu deneyim, onun profesyonel sahne kariyerine kapı aralıyor. LUVCAT projesi ise Sophie’nin yıllar içinde olgunlaştırdığı, sahne personası ve anlatı tarzıyla özgünleşen bir alter ego. 2023 yılında, uzun süren akustik solo performans deneyimlerinin ardından hayalindeki grubu kurarak LUVCAT’ı hayata geçiriyor.

Sophie’nin kendi sözleriyle, "Love Cat" ismi bir arkadaşıyla mutfakta yaptıkları beyin fırtınası sırasında ortaya çıkıyor ve The Cure’un "The Love Cats" şarkısına bir selam niteliği taşıyor. LUVCAT’ın kurulmasının ardından Londra’nın pub sahnesine adım atan Sophie, burada alternatif müzik çevresiyle bağ kuruyor ve sonunda tam kadro bir grup oluşturuyor. Artık LUVCAT yalnızca bir solo proje değil; Sophie’nin öncülüğünde sahne alan beş kişilik bir grup.

Gotik Romantizm ve Old-School Rock

LUVCAT’ın müziği, Sophie Morgan’ın ailesinden gelen müzik mirasıyla besleniyor. Dedesi onu Frank Sinatra ve Dean Martin gibi isimlerle tanıştırırken; babası, The Cure, Leonard Cohen ve Nick Cave gibi daha karanlık seslerin dünyasına kapı aralıyor. Sophie’nin şarkılarında bu etkiler net biçimde hissediliyor: vintage bir burlesk atmosferiyle gotik bir hikâye anlatıcılığı iç içe geçiyor.

Sophie, tarzını "Tom Waits’i ipek iç çamaşırlarıyla hayal edin" diyerek özetliyor. LUVCAT’ın şarkılarında hem karanlık bir alaycılık hem de 60’lar sinemasından esinlenen orkestral bir duygusallık hakim.

"Matador", "He’s My Man" ve "Love & Money" gibi şarkılar Sophie’nin karanlık romantik hikâyeler anlatma becerisini gözler önüne seriyor. "He’s My Man" arsenikle zehirlenen bir kocayı anlatırken, "Dinner @ Brasserie Zédel" Paris havasında cinayetli bir romantizm sunuyor. Tüm bu şarkılar, LUVCATın sahne personasıyla bütünleşiyor.

Sahnede Bir Burlesk Tiger

Sophie, sahnede Brigitte Bardot’yu andıran vintage bir görünüme sahip olsa da performans ilerledikçe bu görünüm gotik, şeytani ve teatral bir çılgınlığa dönüşüyor. LUVCAT performansları, klasik bir konserden ziyade bir tiyatro gösterisini andırıyor; izleyiciyi yalnızca müziğe değil, Sophie’nin hayal dünyasına da davet ediyor.

LUVCAT, 2025’in Mayıs ayında gerçekleşen The Great Escape festivalindeki çıkışıyla çok daha geniş bir dinleyici kitlesiyle buluştu. Brighton’daki bu showcase performansı, izleyen herkes üzerinde büyük etki bıraktı. Bu sahne başarısının ardından LUVCAT’ın Avrupa genelinde onlarca konseri peş peşe açıklandı.

Zorlu PSM olarak, LUVCAT’ı henüz ilk teklisi "Matador" yayınlandığında fark ettik ve bu çarpıcı projeyi İstanbul dinleyicisiyle buluşturmak üzere harekete geçtik. 4 Eylül 2025 Perşembe akşamı, Zorlu PSM %100 Studio sahnesinde LUVCAT’ı ağırlayacağız. Sophie Morgan ve grubunun canlı performansı, büyük bir emekle kurdukları bu müzikal evreni İstanbul’a taşıyacak.

Bu gece yalnızca bir konser değil; gotik bir anlatı, teatral bir deneyim ve old-school rock 'n' roll ruhunun modern bir yansıması olacak. Eğer siz de bu benzersiz evrene tanık olmak istiyorsanız, Eylül’deki bu konseri kaçırmamanızı öneriyoruz. LUVCAT geliyor… kırmızı ruju, pırıltısı ve karanlık romantizmiyle.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR