Herkes en rahat ayakkabılarını giysin; Kerala Dust’ın sımsıcak melodileriyle dans etmeye hazırlanıyoruz! 2016’da Londra’da serüvenine başlayan elektronik müzik oluşumu yeni albüm Violet Drive’ı İstanbul seyircisiyle buluşturmaya geliyor. İcra ettikleri müziğin ideal hâline ulaşmak için canlı performansların ve seyirciyle interaksiyonun gücüne inanıyor grup. Zaten albüm başladığı andan itibaren, etrafınızdaki herkesle beraber kendinizi müziğe kaybederken hayal etmeniz işten değil. Bu hayali gerçeğe çevirmek için de takvimlerde 1 Haziran 2024’u işaretlemeye eksik etmeyin!
Vokal, bas ve elektroniklerde Edmund Kenny, klavyede Tim Gardner, gitarda Lawrence Howart ve davulda Pascal Karier’den oluşan grup Fleetwood Mac’in ikonik parçası “The Chain”in yorumuyla 2018’de electronica hayranlarının radarında girmeyi başarmıştı. Grubun kurucusu Kenny’nin Londra’da sık sık partilere gittiği zamanlarda tohumları atılan projenin zaman içinde vizyonu biraz evrilmiş ve değişmiş demek yanlış olmaz. 2000’lerin sonunda partilerde ve kulüplerde çok vakit geçiren Kenny, dans müziğinin özellikle tekrardan doğan hipnotize edici hâlinden çok etkileniyormuş. Bu tekrar hâlinin müziği âdeta bir mantraya dönüştürdüğünü ve bu sayede odadaki herkesi etkisi altına aldığını düşünüyor. O zamanlar tek başına elektronik setler çalan müzisyen, bir şekilde parçaları daha ilginç kılmak, çıtayı yükseltmek, işleri büyütmek istemiş.
Hâlihazırda ev arkadaşı olan ve müzik okuyan grup üyeleri çok geçmeden evlerinin bodrum katında beraber müzik yapmaya başlamışlar. 2016’da ilk işini yayımlayan Kerala Dust, başlangıçta hep gece kulüplerinde çalarken şimdi daha çok canlı konserleri ve bunların izin verdiği esneklik ve yaratıcılığı tercih ediyor. Bir röportajlarında artık tarz olarak da ürettikleri her şeyin gece kulüplerine uygun olmadığını; örneğin 2022 tarihli teklileri “Future Visions”ın daha yayvan ve yavaş temposu yüzünden kulüp enerjisine uymayacağını söylüyor grup üyeleri.
Kerala Dust tutkunu olduğu sihirli konser atmosferini şimdi de Violet Drive’la yaratıyor. Grup en yeni işinde özlem, keşif ve kendinden daha büyük bir şeyin arayışında olmak gibi içini doldurmanın güç olduğu olguların peşinde. Oldukça zengin bir house soundu yakalayan Kerala Dust, Kenny’nin sözleri ve sesindeki blues havasıyla yeni bir katman kazanıyor. İsviçre Alplerinde kaydedilen albümün ortaya çıkma sürecinde bir yenilik yapıp, ilk önce davulları kaydedip bütün şarkıları bu bazın üstüne bestelemişler. Bu yenilik onları başta zorlasa da davulcunun farklı perküsyon enstrümanlarıyla hem ritim hem melodi anlamında çok üretken olabileceğini; hatta bazen bir congo yürüyüşünde gitar riffleri saklı olabileceğini fark etmişler. Bugüne kadar yarattıkları ses evrenini koruyup üstüne yeni bir şey katmak, eski ve yeni arasındaki dengeyi bulmanın kayıt sürecinin en büyük zorluğu olduğunu söylüyorlar. Bir süredir Zürih-Berlin hattında ikamet eden grup için özellikle Berlin’de korunan eski yapının ve pandemi sürecinde tenhalığın albümle ilgili vizyonlarını belirlemede çok etkili olmuş.
Karanlığını ve gizemini 12 şarkı boyunca koruyan koleksiyonda herkesin kendini içinde bulabileceği; farklı anlarda ritme bırakabileceği ve bazen de vücudunun üzerindeki farkındalığı kaybedebileceği birçok pencere mevcut. Anbean deşifre edilmesinden de karanlık bir odada kolektif bir şekilde keşfedilmesinin daha yararlı olacağına inanıyoruz. Canlı performanslarında seyircinin “öncelikle kalan her şeyi unutmalarını” hedeflediklerini söyleyen Kerala Dust’ın 1 Haziran’da gözlerimizin önünde yaratacağı sihre hep beraber şahit olmak için sabırsızlanıyoruz.