Spoken word’un çağdaş yıldızı, şair, müzisyen ve yazar Kae Tempest, 22 Kasım’da %100 Müzik’in katkılarıyla Zorlu PSM'nin başrolünde. Dinleyenleriyle sahici, sarsıcı ve dönüştürücü bir bağ kurmaya hazırlanan Tempest’in performansı, Turkcell Sahnesi'ni şiirle titretecek.
Kelimenin ete kemiğe bürünmüş hali İstanbul’da.
Çağımızın en sarsıcı anlatıcılarından biri olan Kae Tempest, İstanbul’a geliyor. 22 Kasım’da Zorlu PSM’de gerçekleşecek konseriyle Kae Tempest, şiir, müzik ve düşünsel derinliği sahneye taşıyarak izleyicilerine unutulmaz bir deneyim yaşatacak.
Kae Tempest için müzik ve şiir ayrılmaz bir bütün. Londra’nın spoken word sahnesinden çıkıp, Mercury Prize’a aday gösterilen albümler, çok satan romanlar, tiyatro oyunları ve şiir kitaplarıyla büyüyen çok katmanlı bir kariyeri var. Ancak onu sahnede izlemek, kelimelerinin yalnızca okunacak değil, yaşanacak şeyler olduğunu anlamakla eşdeğer.
Kae Tempest Kimdir?
1985 Londra doğumlu Kae Tempest; şair, yazar, müzisyen ve oyun yazarı. BRIT School ve Goldsmiths Üniversitesi’nde edebiyat eğitimi aldı. 2013’te Brand New Ancients adlı spoken word eseriyle Ted Hughes Ödülü’nü kazandı. Albümleri Everybody Down, Let Them Eat Chaos ve The Book of Traps and Lessons Mercury Prize’a aday gösterildi. Aynı zamanda bir roman (The Bricks That Built the Houses) ve birçok tiyatro oyunu kaleme aldı. Kurgudışı eseri On Connection (Bağlar Üzerine) 2023’te Türkçeye çevrildi. 2025’te trans erkek kimliğiyle kendini yeniden tanımlayan Tempest, sanatında kimlik, aidiyet, sınıf ve bağlantı temalarını merkeze alıyor.
Sözcükleriyle kendine özgü bir lirizm kuran Tempest, duygu, çelişki ve hakikatin peşine düşen bir anlatıcı. Dinleyiciyle arasına duvar örmeyen, mikrofonu eline aldığında bir vaiz gibi değil, bir yoldaş gibi konuşan bir ses. Albümleri Everybody Down, Let Them Eat Chaos, The Book of Traps and Lessons ve The Line Is a Curve ile hem zihinsel hem duygusal katmanlar arasında yol alan Tempest, sahnede sadece müzik yapmıyor; sahici bir bağ kuruyor, dönüştürüyor, büyülüyor.
2025’te yayımladığı son albümüyle sesini ve sözünü bir kez daha yeni bir derinliğe taşıyan sanatçının Türkçe’ye çevrilen ilk kitabı “Bağlar Üzerine” (On Connection), Onagöre Yayınları tarafından geçtiğimiz yıl raflara çıktı. Bu deneme kitabı, Tempest’ın yaratıcılık, ilişki kurma biçimleri ve sanatın dönüştürücü gücüne dair kişisel ve düşünsel bir anlatısı olarak öne çıkıyor. Kae’nin samimiyeti, kendi yolculuğuna gösterdiği hassasiyet, yazıya ve sahneye taşıdığı duyarlılıkla birebir örtüşüyor.
Sahneye adım attığında hem kendisi hem de seyirci için yeni bir şey başlatıyor Tempest. Bazen bir şiirin gölgesine, bazen bir beat’in içine gizlenen kelimeler, onun sesinde yeni anlamlar buluyor. Bir röportajında söylediği gibi:
"Müziği bir kez duydunuz mu, onu asla geri alamazsınız."
İşte bu yüzden, Tempest’ın sahnesi sadece bir konser değil; bir keşif, bir yüzleşme, bir bağlantı anı.
Kae Tempest’ı izlemek, yalnızca bir müzisyeni değil; bir çağın vicdanını, bir kuşağın sesini dinlemek anlamına gelecek.