YAZ VE ŞEHİR, MÜZİKLE BULUŞUYOR: PSM LOVES SUMMER 2025

BERİL TEKAY - VOX ARTISTICA

%100 Müzik’in katkılarıyla gerçekleşecek PSM Loves Summer 2025, Zorlu PSM’de farklı türlerden sanatçıları İstanbul’un kalbinde bir araya getiriyor. ANOHNI & The Johnsons’tan Hurts’e, Jessica Pratt’ten Barry Can’t Swim’e uzanan programıyla şehirde çok yönlü bir yaz sahnesi sunuyor.

Modern kent yaşamında zaman, yalnızca takvimle değil, toplumsal pratiklerle de biçimlenir. Yaz mevsimi, büyük şehirlerde sosyal ilişkilerin gevşediği, kamusal alanların geçici olarak boşaldığı ve kültürel üretimin yavaşladığı bir döneme işaret eder. Bu durum, şehirde kalmayı tercih eden bireyler için gündelik yaşamın yeniden tanımlanmasına neden olur. Tam da bu noktada kültürel etkinliklerin varlığının, sosyal sürekliliğin ve kamusal etkileşimin yeniden kurulması açısından kritik bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz. Kültürün kamusal alandaki varlığı, bireyin mekanla kurduğu bağı güçlendirirken kenti yalnızca yaşanılan değil, paylaşılan bir yere de dönüştürür.

Yıl boyunca farklı disiplinlerden etkinliklerle kültür-sanat takvimini besleyen Zorlu PSM, yaz aylarında da bu çizgisini kesintiye uğratmadan sürdürüyor. %100 Müzik’in katkılarıyla gerçekleşecek olan PSM Loves Summer 2025 serisi tam da bu bağlamda önemli bir etkinlik. Çünkü Zorlu PSM, sezon boyunca farklı türlerden sanatçıları bir araya getiren seçkisiyle kentteki kültürel hareketliliğin yaz mevsiminde de devam etmesini mümkün kılıyor.

PSM Loves Summer 2025’te Bu Yaz

Farklı müzik türlerinin ve ifade biçimlerinin bir araya geldiği PSM Loves Summer 2025 serisi, her biri kendi estetik diliyle öne çıkan sanatçılarla birlikte Zorlu PSM sahnesini bir konser mekanının ötesine taşıyor. Bu yılki program, duygusal yoğunluktan dans ritimlerine, lo-fi dokulardan sahne enerjisine uzanan bir çeşitlilik sunuyor.

ANOHNI & The Johnsons - 10 Haziran

2000’li yıllarda queer kimliğin müzikteki temsiline yeni bir estetik kazandıran ANOHNI, uzun bir aradan sonra The Johnsons ile sahnede. 10 Haziran’daki performans, güçlü vokali kadar politik ve duygusal yoğunluğuyla da dikkat çekiyor. My Back Was a Bridge for You to Cross albümünün izinden gidecek olan bu buluşma, sahne ile izleyici arasında kişisel bir temas alanı yaratma potansiyelinde.

breathe. - 18 Haziran

Avustralya çıkışlı ikili breathe., belirgin bas yürüyüşleri, yumuşak vokaller ve sinematik bir atmosferle örülü downtempo parçalarıyla tanınıyor. 18 Haziran akşamı %100 Studio’da gerçekleşecek performans, izleyiciyi gündelik zamanın dışına çıkaran, ağır ama duygusal olarak açık bir ses evrenine taşıyacak. Minimalist kurgusuyla tanıdık duygulara alan açan müzikleri, izleyeni hem kendi içine hem de anın atmosferine sabitleyen bir deneyim vadediyor.

Jessica Pratt - 5 Temmuz

Jessica Pratt, folk geleneğini düşsel ve kırılgan bir yaklaşımla yeniden yorumluyor. Lo-fi dokularla örülü parçaları, zamandan bağımsız bir atmosfer kurarken dinleyiciyi yerini kolayca tarif edemeyeceği bir duygu alanına taşıyor. Bu performans, dinleyiciyi müziğin sınırlarında gezinen ince bir yoğunlukla baş başa bırakabilme niteliğinde.

Hurts - 2 Ağustos

Hurts, duygusal yoğunluğu yüksek synth-pop parçalarıyla 2000’ler sonrası alternatif pop evreninde kendine özgü bir yer edindi. 2 Ağustos’taki performans, melankoli ile dramatik pop arasında kurduğu dengeyle yazın ritmini yükseltme potansiyeline sahip. 80’ler estetiğinden beslenen müzikleri, romantizmle melankoli arasında dengeli bir geçiş sunuyor.

Masego - 6 Ağustos

Caz, soul ve modern R&B arasında dolaşan müziğiyle tanınan Masego, 6 Ağustos’ta izleyiciyle buluşacak. Türler arası geçişlerle zenginleşen performansı, enerjisi yüksek ama sınırları esnek bir müzikal deneyim sunuyor. Masego’nun sahnesi, dinleyicisine keyifli ve akışkan bir atmosferde müziğin ritmine kapılma alanı açıyor.

Luvcat - 4 Eylül

İngiliz indie pop sanatçısı Luvcat, sade yapılı ama derinlikli şarkılarıyla tanınıyor. İçten vokalleri ve içe dönük anlatımıyla dikkat çeken parçaları, duru ama etkileyici bir atmosfer yaratıyor. 4 Eylül’deki performansı, yazın kapanışına eşlik eden samimi bir müzik deneyimi sunacak.

Barry Can’t Swim - 26 Eylül

Elektronik müziği caz dokunuşlarıyla harmanlayan Barry Can’t Swim, 26 Eylül’de yazın kapanışını ritmik ama samimi bir tonda yapacak. Dinamik beat’ler ve sıcak armonilerle örülü parçaları, sadece dans etmek için değil, müziği katmanlarıyla hissetmek isteyenler için de bir alan sunuyor. Sezonun son performansı, enerjisiyle akılda kalacak bir final olmaya aday.

Bu performanslarla şehir, yaz aylarında sakinleşse de müzikle yeniden hareket kazanacak. Zorlu PSM’nin %100 Müzik katkılarıyla gerçekleştireceği PSM Loves Summer 2025 serisi, yaz mevsimini kültürel bir sürekliliğe dönüştürürken şehirde kalanlara da başka türlü bir yaz deneyimi öneriyor. Her biri kendi anlatım diliyle öne çıkan performanslar, izleyiciye yazın içinde durup dinlenebileceği, hatırlayabileceği ya da sadece müziğe karışabileceği anlar sunmayı vaat ediyor.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR