TUTKULU, CESUR, SAHİCİ: DEBORAH DE LUCA

BURCU TEKER - BANT MAG.

BBC Radio 1’ın efsanevi DJ’lerinden Pete Tong’un "Napoli'nin techno kraliçesi" şeklinde yücelttiği, İtalya’nın elektronik müzik dünyasına armağanı Deborah de Luca; erkek egemen techno camiasında bağımsız bir biçimde ayakta duran, setleri ve sahne performanslarıyla fırtına gibi esen bir müzik insanı. PSM Loves2Dance serisi kapsamında 3 Mayıs'ta Zorlu PSM’de gerçekleştireceği performansı öncesi, tüm imkânsızlıklara meydan okuyarak uluslararası başarıya giden yolu emin adımlarla geçmiş DJ, prodüktör ve plak şirketi yöneticisinin ilham verici hikâyesine yakından bakalım.

1980 yılında Napoli'nin hemen dışında, karmaşasıyla tanınan, yüksek suç oranları ve türlü illegal faaliyetle nam salmış yerleşim yeri Scampia'da doğup büyüyen de Luca kendini bildi bileli müziğe tutkun. Babasının; sayısı binleri bulan, her tarzdan plakların olduğu koleksiyonunu dinleyerek büyüyor. Onu techno ve disco müziğe yaklaştıran ilk parça Madonna'nın "Like A Prayer “ı oluyor. “İlk defa diğer müziklerden farklı sesler duyuyordum. İnanılmaz güçlü bir ritim hissettiğimi hatırlıyorum ve bu seslere duyduğum merak beni şu an bulunduğum noktaya getirdi.” diyor tüm öğleden sonralarını farklı müzikler keşfederek geçirdiği çocukluğunu anımsadığında.

Takip eden yıllarda ailesiyle İtalya’nın kuzeyine taşınıp moda tasarımcılığı eğitimi alan sanatçının, gerçek tutkusunun müzik olduğunu fark etmesi uzun sürmüyor ve yirmili yaşlarında Napoli'de yaşamak için geri dönüyor; herkesin ikinci bir şansı hak ettiği fikrine tutunarak. Gece kulüplerinde barmen ve dansçı olarak çalışmasının ardından müziğe ilgisi itici güç oluyor; merakı, azmi ve yeteneği ona bugün en gözde sahnelerde en popüler isimlerle çalıp dünyaca tanındığı DJ’lik kariyerine başlamak için doğru motivasyonu veriyor.

“Müzik ve tutku söz konusu olduğunda sınır veya hedef yoktur!”

Deck'in başına geçme ilhamını Scarlett Etienne’den alan müzisyen, 2000’lerin sonunda seyirci önündeki ilk performansını “Tam bir felaketti!” şeklinde tanımlıyor, “DJ'liği kulüplerde, kalabalık önünde, hatalar yaparak ve kendimi gülünç durumlara düşürerek öğrendim. Hâlâ öğrenmeye devam ediyorum.” Kariyerinin başlarında Napolili DJ ve prodüktör Giuseppe Cennamo ile tanışması ise fitili ateşliyor. Cennamo’nun yeni türler ve prodüktörlük üzerine verdiği mentorluk da techno yıldızının hızlı yükselen, başarılı kariyerinin temelini oluşturan önemli fırsatları beraberinde getiriyor. Akıl hocasının desteğiyle 2013 yılında kurduğu plak şirketi Sola_mente Records gibi…

Çalışmalarının dünyaya duyurulması için herhangi bir kimsenin onay vermesini beklemek yerine parçalarını dilediği zaman yayımlama özgürlüğüne sahip olabilmek adına kendi plak şirketini kuracak kadar adanmış ve güçlü bir kadın de Luca. “Aykırılığı, sesleri alışılmışın dışında melodilerle karıştırmayı seviyorum ve bu sebeple bazen eleştiriliyorum. Ancak hem meydan okumak hem de eleştirmenlerden gelen yorumlar oldukça hoşuma gidiyor - eğer sizi eleştirmiyorlarsa iyi bir iş çıkarmamışlar demektir! Çünkü müziğimin belirli bir türü yok, gerçekten çok çeşitli. İçinde çok sayıda etkileşen barındırıyor ve neredeyse herkesin en az bir parçayı çok sevip bir diğerinden ise nefret etmesi mümkün.” sözleriyle de duruşunun altını çiziyor içtenlikle. En sevdiği prodüksiyonu; birbirinden kıymetli, farklı ve değişken duyguların sentezi olduğumuz fikrini kanıtladığını düşündüğü, ruhunun bir parçasıymış gibi hissettiği “Deep Inside Me”.

Sert techno müziğin içine yerleştirdiği minimal ve etkileyici sample’ları, ritimden ritime koşarken yormayan teknik becerisi, farklı zevkleri bir araya getiren füzyon tarzı ile dünya genelinde onlarca ülkenin en seçkin festival ve sahnelerinde kabine geçen De Luca, dinleyicisini dans pistinin tam ortasında tutmak için tasarladığı seti ile kendisiyle birlikte ritme kapılacak elektronik müzik tutkunlarını 3 Mayıs'ta Zorlu PSM’ye bekliyor!

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR