PES ETMEK NE DEMEK?: AMARO FREITAS

EYLÜL EGE - BANT MAG.

Brezilya cazının en yetenekli keşiflerinden biri olarak tarif edilen Amaro Freitas, müzik yapabilmek için zorlu yollardan geçmiş olsa da azmini asla terk etmediği ilham verici yaşam öyküsünün yanı sıra kökeninden gelen müzikal bilgiyi caza aktarış biçimiyle de hızla etkisi altına alıyor. Freitas, 29 Mart Dünya Piyano Günü’nde touché sahnesinde uğrayacak. Konser öncesinde, müzisyen hakkında kimi bilinmesi gerekenleri derledik.

Amaro Freitas’ı tanımak için yetiştiği yeri de iyice anlamak gerekiyor. Müzisyen, Atlantik Okyanusu'nun yıkadığı Recife’de doğdu. Çok kültürlü yapısı ve geniş kıyı şeridiyle tanınan Recife, Pernambuco eyaletinin başkenti olmasının yanı sıra Brezilya'nın kuzeydoğusundaki büyük şehirlerden biri aynı zamanda. Afrikalı kabilelerin ve Avrupalıların göçüyle farklı kültürel etkilerin tropikal bir karışımını üretmiş, çarpıcı birer müzik ve sinema külliyatı çıkarmış bir kent.

Sahip olduğu kültürel zenginliğe rağmen Recife son derece eşitsiz bir yer. Nüfusunun neredeyse yüzde 20’si gecekondu mahallelerinde yaşıyor, yüksek oranda şiddete maruz kalıyor ve kamu hizmetlerinden çok az yararlanabiliyor. Amaro'nun büyüdüğü yer, bir tepenin sınırındaki gecekondu mahallelerinden biri.

Gettonun gündelik yaşamı içinde kiliselerin müziğine aşina olan Freitas, büyüdüğü ortamın üretimlerine katkısını şu sözlerle anlatıyor: “Bu benim repertuvarımı çeşitlendirdi. Ot içen oğlanların, dindarların yanındaydım; hem Hristiyan ilahilerini hem de komşularımın çaldığı Pagode ve Brega şarkılarını dinliyordum.”

Freitas’ın müzik tutkusu kilisede alevlenirken, gözüne kestirdiği ilk enstrüman davul olsa da işe, babasının çaldığı klavyeyle başlamak zorunda kalmış. Yine de evde kovaları kullanarak yaptığı davulla ritim dünyasına da dalmaktan geri durmamış. Ne hoş ki bu ilgileri, piyanoya getirdiği vurmalı yaklaşımında duyulmakta hâlâ.

Caz ile tanışma ise kilisedeki müzik grubu şefinin evinde Chick Corea’yı dinleyince olmuş. O ânı ve sonrasında değişen yaşamı hakkında şunları söylüyor Amaro Freitas: “O müziği ilk dinlediğimde yeni yollara, yeni hislere yönlendirildim: Modülasyon, tonlar, doğaçlamalar, özgürlük… Duygularımı seslerle ifade edebiliyorum!'”

Hâl böyle olunca, yolun konservatuvara çıkması da şaşırtıcı olmuyor tabii. Ancak kısa süren bir macera bu, zira okulun ücreti aile tarafından karşılanamıyor. Ancak Freitas için pes etmek bir seçenek değil. Berber olan komşusu müşterilerini tıraş ederken ondan müzik teorisi öğrenip, bir yandan da fonografi prodüksiyonu bölümünden mezun oluyor.

Üç yılı aşkın bir süre boyunca tele pazarlama asistanlığı ve bir pizza restoranında garsonluk yaparak müzisyen arkadaşlarıyla stüdyoya girmek için para biriktiren Freitas, sonunda basçı Jean Elton ve davulcu Hugo Medeiros ile kaydettiği ilk albümü Sangue Negro’yu 2016’da yayınladı.

Müzik dünyasının Brezilya’dan beklediği bossa ve samba temelli cazın uzağında; Thelonious Monk, Chick Corea, McCoy Tyner ilhamları ve Pernambuco ritimlerini kendine özgü bir üslupla harmanladığı bir tını üreten Freitas, topladığı övgülerin ardından ikinci uzunçalarında da bu izi sürmeye devam etti.

Arapçada kaldırım veya duvar anlamına gelebilen ve müzisyenin memleketi Recife’nin adının kaynağı olan Racif, ikinci albümün egzotik dans titreşimlerindense köklerini Pernambuco müziğinden alan kavramsal bir caz olduğunun kanıtlayan bir başlık. Freitas’ın yayınladığı son koleksiyon ise 2021’e tarihlenen Sankofa iken geçtiğimiz günlerde yeni albümü Y&Y'yi yayınladı.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR