Danimarka’da doğup büyüyen, Anadolu’nun kök melodilerini modern bir dokunuşla yeniden yorumlayarak kısa sürede dikkatleri üzerine çeken ve müziğiyle sınırları aşan Hilal Kaya, Türkiye’deki ilk konserini bu yıl MIX Festival sahnesinde verecek. Bir Türk kızı olarak dünyanın bir ucunda çok önemli işlere imza atan Kaya, şimdi İstanbul’da dinleyicileriyle buluşmaya hazırlanıyor.
Danimarka’da Başlayan Bir Hikâye
Danimarka’nın Herning kentinde doğup büyüyen Türk asıllı müzisyen, yeni yayımladığı yeni single’ı Sultan ile Anadolu ve Orta Doğu’nun melodik öğelerini psych-rock ve funk dokunuşlarıyla birleştirerek, gerçeklik ile hayal arasında yaşayan bir kadının dünyasına bizi davet ediyor. Hilal Kaya bu çarpıcı sözlerden sürükleyici bir dans şarkısı çıkararak, ilkbahara da keyifli bir aşk ile selam gönderiyor.
İlk müzik eğitimini de gitarla alan Hilal, çocukluğundan itibaren caz, rock ve dünya müziğine duyduğu ilgiyi; Türk sanat müziği, Türk halk müziği ve geleneksel Anadolu ezgileriyle harmanladı. Müziğini tanımlarken kullandığı “Anatolian roots with a modern twist” ifadesi, onun sanatındaki dengeyi kusursuzca özetliyor: Köklerinden kopmadan, modern bir sesle dünyaya açılmak.
Kaya, müzikal ilham kaynakları arasında Müzeyyen Senar, Erkin Koray, Kamuran Akkor, 3 Hürel, Barış Manço ve Tülay German gibi ustaları sayıyor; en büyük esin kaynağının ise Azerbaycan halk müziği olduğunu dile getiriyor. “Onların tınısı beni derinden etkiliyor” diyor ve bu etki, onun şarkılarında açıkça hissediliyor.
İlk büyük sahne: Haluk Levent’le kesişen yollar
Hilal’in hikayesi, bir tesadüf sonucu bambaşka bir yöne evriliyor. Danimarka’da Haluk Levent’in konserinden önce, sunucunun davetiyle sahneye çıkıp bir şarkı söylüyor ve izleyicilerden büyük alkış alıyor. Konser sırasında Haluk Levent, “Aranızda bir Hilal varmış, az önce sesini duydum. Acaba bir şarkı daha söyler mi?” diye soruyor. Hilal, gitaristin gitarını alıp iki şarkı daha söylüyor. Bu performans Haluk Levent’in dikkatini çekiyor ve kendisine bir albüm teklif ediyor. İstanbul’a davet edilen Hilal, Levent’in Dostane albümünde vokal yapıyor ve birlikte “Ya Savaş Ya Da Kaç” isimli bir düet kaydediyorlar. Klip çekilse de yayımlanamayan bu düet, yine de Hilal Kaya için kariyerinde çok önemli bir adım ve öğretici bir deneyim oluyor.
Kalaha ile Türkçe Müziği Dünyaya Taşımak: Danimarka’dan dünyaya açılan kapı
2018’de Danimarka’nın prestijli topluluğu Kalaha ile yolları kesişiyor. Türkçe sözlü şarkı yapmak isteyen grup, düzgün diksiyonu ve Türkçe kelimeleri doğru telaffuz etme yeteneği nedeniyle Hilal’i ekibe dahil ediyor. Kalaha, Danimarka’nın önde gelen caz müzisyenlerinden oluşuyor; gitaristi doğu müziğine hayran, klavyecisi Barış Manço ve Erkin Koray tutkunu, davulcusu ise 80’lerde Atilla Engin’den ders almış bir isim.
Hilal, Kalaha ile “Çok Küstüm” ve “Özgürüm Ben” gibi şarkılara söz yazıyor ve vokalleriyle hayat veriyor. Bu şarkılar, Danimarka ulusal radyolarında ana rotasyona giren ilk Türkçe parçalar olarak tarihe geçiyor. Grup, “Yılın Grubu”, “Yılın Şarkısı” ve “Yılın Bestesi” gibi kategorilerde Danish Music Awards adaylıkları alıyor. Bu dönemde Eymen isimli şarkıları, “Yılın En İyi Şarkısı” ve “Yılın En İyi Bestesi” dallarında da aday gösteriliyor. Hilal Kaya, sadece bir vokalist değil; Kalaha’nın kimliğine ruh katan, Türkçe sözleri ve sahne enerjisiyle projeye damgasını vuran bir isim haline geliyor.
Büyük orkestrayla dev proje: Tutku albümü
Hilal’in kariyerindeki en özel projelerden biri de Danimarka’nın en önemli big band topluluklarından Aarhus Jazz Orchestra ile gerçekleştirdiği Tutku albümü oluyor. Albümde tamamı Türkçe şarkılar yer alıyor; üstelik tüm sözlerini Hilal Kaya yazıyor. 21 müzisyenin yer aldığı bu büyük proje, Danish Music Awards Jazz & Roots’ta dört farklı kategoride aday gösteriliyor. Bir Türk müzisyenin, yabancı bir orkestrayla tamamen Türkçe bir albüm hazırlaması ve uluslararası ödüllere aday olması, onun sanat yolculuğunda çok özel bir kilometre taşı.
Solo adımlar: “Perişan” ve “Sultan” ile kendi sesi
2024 yılında Perişan adını taşıyan ilk solo single’ını yayımlayan Hilal Kaya, Danimarka radyolarında beş ay boyunca ana yayında kalmayı başarıyor. Bu single sonrası Almanya ve bir başka şirketten albüm teklifleri geliyor; Spot Festival gibi Avrupa’nın en büyük festivallerinde sahne alma şansı elde ediyor. Yalnızca 35 gün gibi kısa bir sürede ekibiyle birlikte yedi yeni Türkçe şarkı hazırlıyor ve bu şarkılardan biri olan Sultan, Anadolu ve Orta Doğu’nun melodik öğelerini psych-rock ve funk dokunuşlarıyla birleştirerek ilkbahara keyifli bir aşk şarkısıyla merhaba diyor.
Hilal Kaya, “Perişan” ve “Sultan”ın gördüğü ilgi sayesinde solo projesiyle de güçlü bir çıkış yapıyor ve Danimarka’daki önemli festivallerde (Resonator Festivali, SPOT Festival, Vinter Jazz, Folk&Fæstival, Copenhagen Jazz Festivali) kendi adıyla sahne alıyor. Bu adımlar, onun müzikal kimliğini daha da pekiştiriyor.
Bugün: Türkiye’deki ilk konser, bir düşü gerçeğe dönüştürüyor
Kariyerine “Danish-Turkish vocalist who masterfully blends traditional Turkish melodies with jazz, rock, world music, and afrobeats” sözleriyle özetlenen Hilal Kaya, yıllardır Türkiye’deki dinleyicilerinden aldığı “Bir gün burada da seni dinlemek isteriz” mesajlarını sonunda gerçeğe dönüştürüyor.
İstanbul’da İlk Konser: Bir Hayalin Gerçeğe Dönüşü
MIX Festival sahnesinde ilk kez Türkiye’de konser verecek olan Hilal Kaya, Anatolian roots with a modern twist yaklaşımıyla ürettiği müziği, İstanbul’da kendi seyircisiyle paylaşacak.
Kopenhag’dan doğup büyüyen bir Türk kızı olarak, dünyanın öbür ucunda Türkçe sözlü şarkılarıyla ödüller kazanan, dev orkestralarla albümler kaydeden Hilal Kaya; şimdi, kendisini en çok merak eden dinleyicisinin karşısında.
%100 Müzik katkılarıyla gerçekleşecek bu buluşma, sadece bir konser değil; uzun bir kariyer yolculuğunun İstanbul’da atılan çok özel bir imzası olacak.