YETENEK SAĞNAĞININ ALTINDA: TASH SULTANA

EYLÜL EGE - BANT MAG.

On parmağında on marifet Tash Sultana, geçtiğimiz 15 yıldan bu yana şarkı yazıyor, birden fazla enstrüman çalıyor, aranje ve prodüksiyon yapıyor; kısacası bir grubun alacağı tüm sorumlulukları tek başına sırtlanıyor. Avustralyalı müzisyen PSM Loves Summer by %100 Müzik programı kapsamında 23 Haziran’da Zorlu PSM Turkcell sahnesini yaratıcı performansıyla dolduracak. Konser öncesi, Tash Sultana hakkında kimi bilinmesi gerekenleri derledik. Biletler ise tam burada.

Malta kökenli bir Avustralyalı olan Tash Sultana, Melbourne’de doğup büyümüş; henüz üç yaşındayken dedesinden aldığı gitarla kurduğu dostluk, o günden bugüne bakınca, yaşamının geri kalanının rotasını çiziyor belli ki.

13 yaşındayken haftanın altı günü açık mikrofonlarda sahne almaya başlamış Tash Sultana. 2008’de Patrick O'Brien, Emily Daye ve David Herbert ile kurduğu ve vokalistliğini üstelendiği Mindpilot grubu Melbourne’de birkaç Battle of the Bands yarışmasını kazandıktan sonra 2012’de yollarını ayırmış.

Tash Sultana gitarın yanı sıra; piyano, klavye, synth, bas, davul, perküsyon, trompet, saksafon, flüt, mandolin, ud, mızıka, pan flüt, lap steel gibi pek çok enstrümanı çalabiliyor. Beat making ve sampling ilgi alanlarından bir diğeri. Beatbox yapabiliyor; beş oktava uzanan bir ses aralığına sahip.

Melbourne’deki Bourke Caddesi’nde yaptığı sokak müziğiyle gözleri üzerine çeken Tash Sultana, ilk şarkısı “Jungle” için kaydettiği videonun internette viral olarak yayılmasıyla dünyanın dört bir yanında tanınmaya başladı. “Jungle” o sene (2016), Avustralya’daki müzikal atmosferin nabzını tutan en önemli radyo istasyonu Triple J’in Hottest 100 listesinde üçüncü sıraya yerleşti. Sıra bir koleksiyon yaratmaya gelmişti: Müzisyenin altı parçadan oluşan ilk kısaçaları Notion, 2017 Mart’ında yayımlandı.

Notion’a gösterilen büyük ilgi, beraberinde bir dünya turnesini getirdi. Tash Sultana’nın babasının, bu yolculukta rodi olarak yer almak için kendi işinden istifa etmiş olması şaşırtıcıydı. Sahneden sahneye koşan müzisyen, bir yandan da ilk uzunçaları için kolları sıvadı: Flow State, 2018 yazında dinlemeye açıldı.

Flow State isminin kaynağını şöyle açıklıyor Tash Sultana:

Zihninizin benliğiniz olarak bilinen bir bölümüne eriştiğinizde ve tutkulu olduğunuz bir şey bulduğunuzda, bu terime başvurmanız gerekiyor

İlk albümün ardından ortak üretimler de filizlenmeye başladı tabii. Flow State’i, sırasıyla -Anderson .Paak ile birlikte ilk uzunçaların hazırlık sürecine de dâhil olan- Matt Corby ve Milky Chance ile kaydedilmiş iki yeni parça, “Talk It Out” ve Daydreaming” izledi.

2020, bir tür kırılma yılıydı. Sahnede tüm enstrümanları çalmak için yeteri kadar eli olmadığını söyleyen Tash Sultana, canlı performansları esnasında kendisine eşlik edecek başka müzisyenlerle çalışacağını duyurdu. Şubat 2021’de serbest kalacak ikinci albümü Terra Firma’yı hayal etmeye ve yavaş yavaş vücuda getirmeye başladı.

Terra Firma’dan ilk tadımlık olarak fırlatılan “Pretty Lady”nin klibi, Tash Sultana’nın farklı coğrafyalardan dinleyicileri, arkadaşları ve ailelerinin dans ettiği kesitlerden oluşuyor. “Peki yeni bir şarkı çıkardığınızda, bir müzik videosu çekmeniz gerektiğinde ve küresel bir salgın nedeniyle evden çıkamadığınızda ne yaparsınız!?” sorusuna yanıt olarak gelen video, dalından Nisan 2020’de düşen bir pandemi meyvesi anlayacağınız.

Terra Firma koleksiyonunu bir klasik takip etti: Melbourne’de kaydedilen MTV Unplugged. Bu canlı performans seansı kapsamında Tash Sultana, o güne kadarki tüm serüveni boyunca çaldığı şarkılarından en sevilen 13 tanesini seslendirdi. Müzisyen bu sıralar, üçüncü albüm öncesinde yeni parçalarını demlendiriyor. Aradan birkaç tanesini bekletmeden paylaştı bile. Meraklıları İstanbul konseri için bir ısınma turu olarak, Tash Sultana’nın sene başından bu yana yayımladığı “James Dean” ve “New York” teklilerine de kulak verebilir.

BUNLAR DA İLGİNİ ÇEKEBİLİR